İspat yükü, bir davanın kazanılması ya da kaybedilmesinde en belirleyici unsurdur ve iddia ya da savunmaya ilişkin olguların gerçekleşip gerçekleşmediğinin hâkimi de ikna edecek biçimde ortaya konmasına denir. Davacının dava yolu ile ileriye sürdüğü iddia veya savunmanın haklılığının hâkim tarafından kabul edilmesi, bu olay ve hukuki işlemlerin ispatlanmasına bağlıdır. İspat yükü üzerine düşen taraf, ispat etmesi gereken konuyu ispat edemediği takdirde ispatsızlık durumu söz konusu hale gelir. İspat yükü, hak iddiasında bulunan kişiye aittir ancak istisnaları bulunmaktadır. Kanunda özel bir düzenleme ile ispat yükü karşı tarafa yüklenilmiş olabilir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural Türk Medeni Kanunu madde 6’da düzenlenmiştir.
- Madde 6 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
TMK Madde 6 Gerekçesi
Madde 1984 tarihli öntasarının 6’ncı maddesinden kısmen değiştirilerek alınmış, konu ve kenar başlıkları günümüz diline uyarlanarak aynen korunmuştur.
İspatın Konusu Nedir?
İspatın konusunu tarafların anlaşamadıkları çekişmeli durumlar oluşturur ve bu durumların ispatı için de delil gösterilmelidir. Taraflarca ileri sürülmeyen konularda ispat söz konusu olamaz. İkrar, çekişmesiz olaylar, varsayımlar ve herkesçe bilinen olaylarda ispat zorunluluğu bulunmamaktadır.
İspat Hakkı Nedir?
İspat hakkı Anayasa’nın 36. Maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Temel hak olarak güvence altına alınmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 189’da ispat hakkı düzenlenmiştir.
Objektif İspat Yükü Nedir?
Objektif ispat yükü, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu yerine getirememesi halinde kişinin aleyhine hüküm verilmesi anlamına gelir. Kısaca objektif ispat yükü, bir iddianın ispat edilememesinin kimin aleyhine sonuç doğuracağı sorusuna cevap verir. Objektif ispat yükü yalnızca taraflara aittir.
Subjektif İspat Yükü Nedir?
Subjektif ispat yükü, ispat yükü üzerine düşen tarafın lehine karar verilmesi veya aleyhine karar verilmemesi için tarafın delil ikame etme yükü anlamına gelir. Subjektif ispat yükünden yani delil ikame yükünden hem yargılamanın taraflarının hem de üçüncü kişilerin elinde bulunan deliller kullanılabilir. Bu sebeple subjektif ispat yükü sadece taraflara yüklenmez.
İspat Yükü Yargıtay Kararları
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/801 E., 2017/883 K. sayılı kararına göre,
“Bu durumda mahkemece ispat yükü konusunda yanlış değerlendirme yapılarak davacının takip konusu bononun teminat olarak imzalı ve boş bir şekilde toptancı hal derneğine teminat olarak teslim edildiğini, davalıya borcunun bulunmadığını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.”
- Yargıtay 24. Hukuk Dairesi’nin 2017/1409 E., 2018/1380 K. sayılı kararına göre,
“Mahkemece davacıya yapılan ödemelere ilişkin şirketlerin ticaret sicil kayıtları, faaliyet alanları, davalı şirketin işçilerin güvenliğini düşünerek reddettiği işle ilgili …bulunduğu dönem ve sonrasında banka kayıtlarına yapılan ödeme birlikte değerlendirilerek davacının, davalı şirketin potansiyel müşterilerinin işini yapmasının sadakat ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal niteliğinde bulunduğuna ilişkin kabulü yerinde olmuştur. Diğer taraftan fazla mesai yapıldığını ispat yükümlülüğü işçiye aittir. Davacı fazla mesai yaptığını ispat edememiştir. Belirtilen nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusu da kabul edilmemiştir. Buna göre; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.”
Alacak Davası İspat Yükü Yargıtay Kararları
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/5520 E., 2012/9054 K. sayılı kararına göre,
“Davacı, davasını dayandırdığı vakıaları ispat etmekle yükümlüdür. Davacı bunu ispat edince bu defa davalı, savunmasını dayandırdığı vakıaları ispat etmek külfetine girecektir. İşte yargılamanın bu safha ve aşaması sırasında çıkan aydınlanmaya muhtaç konuların, aydınlanması amacıyla isticvaba müracaat edilmeli, açıklanan ispat kurallarını zedelemeye ve ortadan kaldırmaya yol açacak biçimde kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Aksi durumda kendisine davada ispat yükü düşen taraf karşı tarafın isticvap edilmesiyle bu yükümünden kurtulmuş olur ki usul hukuku hükümleri ve sistemi bunu üstün görmez. Mahkemece dosyaya toplanan deliller ve yemin delili değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken sadece isticvap davetiyesi esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.”
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/3469 E., 2017/3052 K. sayılı kararına göre,
“Davacının davalı bankadan temizlik işlerini alan yükleniciler ve son olarak davalı şirket bünyesinde …..tarihleri arasında fasılalı olarak toplam ….gün süre ile temizlik işçisi olarak çalıştığı, aktin davalı şirket tarafından davalı bankanın akte son verilmesine ilişkin isteği üzerine feshedildiği, feshin haklı bir nedene dayanmadığı, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davalı bankanın asıl işveren, davalı şirketin de işyerini devralan son alt işveren sıfatıyla tüm çalışma süresine ilişkin alacaklardan sorumlu olduğu, yıllık izin kullandırıldığını yazılı belge ile ispat yükü altında olan davalılar tarafından son ….yıla ilişkin yıllık iznin kullandırıldığı ispatlanamadığı anlaşılmış,…”
Boşanma Davası İspat Yükü Yargıtay Kararları
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2017/897 E., 2017/2971 K. sayılı karara göre,
“İspat yükünün davacı-karşı davalı kadında olduğu dikkate alınmaksızın, davalı-karşı davacı erkek tarafından ziynet eşyalarının, kadında kaldığına yönelik delil bildirilmediği gerekçesiyle kabul kararı verilmesi doğru bulunmamıştır.”
Çeyiz Senedi İspat Yükü Yargıtay Kararları
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2001/9636 E., 2002/683 K. sayılı karara göre,
“Davaya konu eşyalar ile ilgili olarak çeyiz senedi başlıklı belgede, teslim alan olarak davalı görülmektedir. Buna göre, eşyaların davalı tarafından teslim alındığı, sabittir. Davalı, getirilen eşyaların davacı tarafından götürüldüğünü ileri sürmektedir. Bir vakıadan kendi lehine sonuçlar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir. İspat yükünün tarafların davadaki rolü ile de bir ilgisi yoktur. Yerel mahkemenin, ispat yükünü tersine çevirerek, davanın reddine karar vermiş olması yerinde değildir.”
Parti Merkez Disiplin Kurulu Kararının İptali İstemi İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2004/16700 E., 2005/13115 K. sayılı karara göre,
“Davalı parti merkez disiplin kurulu, davacının, nedeniyle davaya konu ihraç kararını vermiştir. Eldeki dava bakımından, ispat yükünün kimin üzerinde bulunduğu önem taşımaktadır. Bu anlamda olmak üzere: ispatla yükümlüdür.> (Türk Medeni Kanunu, m.6). Şu durumda, ispat yükünün tarafların davadaki sıfatı ile bir ilgisi yoktur. Diğer yandan, yine kural olarak; ispat yükü, kolay başarabilecek durumda olana düşer ve olumsuzun kanıtlanması da istenilemez. Açıklanan kurallar ışığında, somut olayda ispat yükü, davalı tarafın üzerinde bulunmaktadır.”
Trafik Kazası Nedeniyle Araç Hasarı Değer Kaybı ve Kira Bedeli İstemi İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2011/15646 E., 2011/15351 K. sayılı kararına göre,
“İspat yükü önce zararın varlığını ileri süren davacı tarafa aittir. Davacı duruşmada görgü tanığının dinlenmesini istemiştir. Mahkemece, davacının bu tanığı dinlenmemiştir. Davacının tüm delilleri eksiksiz toplanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme sonucu davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.”
Trafik Kazası Sebebiyle Maddi Tazminat Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2005/12447 E., 2005/12993 K. sayılı kararına göre,
“…Tazminat davasında ispat yükü kural olarak davacıdadır (TMK. m. 6). Haksız eylem öğelerinin gerçekleştiğini, kusura dayanan sorumlulukta kusurun varlığını ve zararı ispat yükü gene zarar görene ait bulunmaktadır. Somut olayda trafik kaza tutanağında davalı 8/8 kusurlu kabul edilmiştir. Bilahare tespitte alınan bilirkişi raporunda aynı kişi 6/8 kusurlu, keşifteki bilirkişi raporunda ise %80 kusurlu kabul edildiği halde, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin takdiren tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir…”
Ecrimisil Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2004/8736 E., 2004/8357 K: sayılı kararına göre,
“Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri iddia ve savunmasını ispatla yükümlüdür (MK. m.6). Buna göre, ispat yükü ilk önce davacıya düşer. Davacı ecrimisil istenen taşınmazların ecrimisil istenen 1998-2003 döneminde davalı tarafından haksız olarak işgale devam edildiğini ispat etmelidir.”
Ziynet Eşyalarının İadesi İstemi İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2001/7576 E., 2001/10060 K. sayılı karrarına göre,
“Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir.”
İtirazın iptali Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2007/10711 E., 2008/5358 K. sayılı kararına göre,
“…Bu durumda ödeme savunmasının ispat yükümlülüğü davalı tarafta olduğu halde mahkemece ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
İşçi Alacakları Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2007/10578 E., 2008/3717 K. sayılı kararına göre,
“İspat yükü kendisinde olan davalı işveren tarafından iş akdinin haklı bir nedenle feshedildiği ispat edilememiştir. Davacı işçi lehine kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınması gerekir.”
El atmanın Önlenmesi Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2006/6028 E., 2006/7671 K. sayılı kararına göre,
“Türk Medeni Kanun’un 6. maddesi uyarınca taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat yükümlülüğü vardır. Başka bir anlatımla davacı davalıların fiilen ya da lafla kira sözleşmesi kapsamında bulunan soğutucu cihazlara el attıklarını ispat etmesi gerekir. Somut olayda ise gerek yapılan tespitte, gerekse yargılama aşamasında davacı işletmesine ait soğuk hava cihazlarına davalıların fiilen veya muaraza çıkartarak el attıklarını kanıtlayamamıştır. Böyle olunca, mahkemece bu yönlü istemin reddi yerine iddia kanıtlanmışçasına kabulü doğru olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.”
Menfi Tespit Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2008/17616 E., 2008/18708 K. sayılı kararına göre,
“Somut olayda, alacağın miktarı yönünden tanık ile ispatı mümkün olmayıp, davacının da dilekçesinde demek suretiyle deliline dayandığının anlaşılması karşısında davacı tarafa iddiasını ispat için, yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.”
Aile Konutu Şerhi Konulmasını İstemi İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/937 E., 2013/21856 K. sayılı kararına göre,
“Davacı, aile konutu olan taşınmazın, davalı eşi tarafından diğer davalı şirket lehine ipotek tesis edildiğini, Türk Medeni Kanunu maddesi gereğince ipoteğin kaldırılmasını ve tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmasını istemiştir. Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. İyi niyetin varlığı asıl olduğuna göre ipoteğe dair kazanımın kötü niyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia edene düşer. Davacı, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil getirememiştir.”
Ziynet Alacağı Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/12893 E., 2016/3871 K. sayılı kararına göre,
“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1). Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde davalı-karşı davacı erkeğin düğünde takılan ziynetleri sakladığını ve kendisine vermediğini iddia etmiş, davalı-karşı davacı erkek ise bu iddianın doğru olmadığını, evi terk ederken davacı-karşı davalı kadının ziynetleri yanına alarak gittiğini savunmuştur. Davacı-karşı davalı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alıkonulduğunu, saklandığını ispat yükü altındadır.”
Takibe İtiraz Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 1987/1791 E., 1987/2315 K. sayılı kararına göre,
“İspat yükünün yasa gereği olarak taraflardan birine ait olması, diğer tarafa ileri sürülen iddiaların aksini iddia etmek hakkını ortadan kaldırmaz. İki tarafın hak ve vazifeleri gereğince davanın her aşamasında hâkimin iki tarafın iddia ve savunmalar çerçevesinde olmak üzere gerekli delillerin ibraz ve ikamesini emredebileceği gibi, aynı Kanunun 239. maddesinde yer alan hükme göre delil ikamesi ile yükümlü olan tarafından iddiasının aksini ispat için hasmı dahi delil gösterebilir.”
Haklı Nedenle Fesih İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2001/17550 E., 2002/2807 K. sayılı kararına göre,
“Hizmet akdini ihbar ve kıdem tazminatını gerektirmeyecek şekilde sona erdirdiğinin ispatı davalı işverene düşer. Davalı işveren de bu yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Ne haklı bir fesihle ne de sağlık nedeniyle işe son vermeden bahsedilebilir. Bu durumda feshin haklı nedene dayanmadığı kabul edilerek bilirkişi raporunda hesaplanan ihbar ve kıdem tazminatları değerlendirmeye tabi tutularak gerçekleşen miktarlar hüküm altına alınmalıdır.”
Sıra Cetveline İtiraz Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2001/1624 E., 2001/3220 K. sayılı kararına göre,
“Somut olayda davacı, sıra cetvelinde pay ayrılan davalının alacağının muvazaalı olduğunu ileri sürerek sıra cetveline itiraz etmiştir. Bu davada ispat yükü davalıdadır. Diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece, alacak miktarına göre olayda tanık dinlenemez. Mahkemece, davalıya takip konusu alacağının gerçek olunduğunu kanıtlaması için delilleri sorulması gerekir.”
İstihkak Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1991/15-449 E., 1991/565 K. sayılı kararına göre,
“Taraflar arasındaki uyuşmazlık İcra ve İflas Kanununa dayanan istihkak davasına ilişkindir. Davacı iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı haczedilen aracın kendisine ait olduğunu haczin kaldırılmasını istemiştir. Oto davacının zilyetliğinde iken haczedilmiştir. Oysa bu araç dava dışı M.B. adına trafikte kayıtlı olup ve halende bu kayıt değişmemiştir. Davacı bu aracı adi senetle M.A.’dan satın ve teslim almıştır. Oysa Trafikte kayıtlı arabanın devir ve satışları Noter aracılığı ile yapılmadığı sürece geçersizdir. O halde davacı bu aracın maliki sayılamaz davanın bu sebeplerle reddi gerekir.”
Bonoya Dayalı Menfi Tespit Davasında İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2003/3983 E., 2003/10806 K. sayılı kararına göre,
“Davacı, dava konusu bonoyu, teminat amacıyla davalı kooperatife verdiğini iddia, ettiğine göre, bononun kooperatif kayıtlarında bulunmaması, senedin geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz. Davacı, bononun sırf bu nedenle teminat için verildiğini iddia etmiş, davalı ise, senedin kooperatife verilen karar karşılığı alındığını savunmuştur. Bononun bedel hanesinde ise, malen kaydı mevcuttur. İddia ve savunma nazara alınarak, Medeni Kanun’un 6’ncı maddesi hükmü de gözetilerek, ispat yükünün davacıda olduğu kuşkusuzdur.”
Ayıplı Mal Bedeli İade Davası İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2011/11828 E., 2011/17300 K. sayılı kararına göre,
“Özellikle motosiklet satışı sebebiyle davalı tarafından düzenlenen faturada, araç bedelinin açıkça TL olarak belirlenmesi karşısında, davacının bu bedelin üstünde, onu aşar şekilde talepte bulunması karşısında fazla ödenen miktarın motorla bağlantılı olduğu hususlarını ispat yükünün davacıda bulunduğu ve dosyadaki deliller itibariyle fazla ödenen bedelin motosikletle ilgili olduğunun usulünce davacı tarafından ispatlanamadığı dikkate alındığında, faturada belirtilen TL bedeli aşan talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.”
Kadastro Tespitine İtiraz İspat Yükü Yargıtay Kararı
- Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2003/12293 E., 2003/11083 K. sayılı kararına göre,
“Feragat beyanının bağlayıcı olabilmesi için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 151. maddesi uyarınca usulen belgelendirilmesi gerekir. Davacının beyanı usulen belgelendirilmediğinden bağlayıcı nitelik taşımaz. Bu nedenle 236 sayılı parsel yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. İddia ve savunmanın niteliğine göre davada kanıtlama yükümlülüğü davalı tarafa ait bulunmaktadır. Kendisine kanıtlama yükümlülüğü düşmeyen tarafa kesin süre verilmesi hukukça değer taşımaz.”
Stj. Av. Işıl Su Yüzer
Av. Serhan Cantaş
Blog Yazılarımız: TMK Madde 5 – Genel Nitelikli Hükümler