Erginlik, Türk Medeni Kanunu’na göre fiil ehliyetinin koşullarından birisidir. Buna göre 18 yaşını dolduran her gerçek kişi ergin sayılır. Bununla beraber fiil ehliyetini bizzat kullanarak hak ve borç sahibi olma ve hukuki tasarruflarda bulunma hakkına haiz olur. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu erginlik ile ilgili bir istisna da öngörmüştür. Buna göre 18 yaşını doldurmamış bir kişi evlenirse bu evlilik onu ergin kılacaktır.
- Madde 11 – Erginlik on sekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.
TMK Madde 11 Gerekçesi
Bu maddenin kenar başlığı “Rüşt” yerine günümüz diline uygun olarak “Erginlik” şeklinde değiştirilmiştir. Maddede kullanılan “ikmal” sözcüğü yerine bunu daha iyi ifade eden “doldurma” sözcüğü kullanılmıştır.
Kişilik Ne zaman Başlar ve Ne Zaman Sona Erer?
Türk Medenî Kanunu’na göre kişilik, çocuğun ana rahminden sağ ve tam olarak doğmasıyla başlar ve ölümle sona erer. Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder. Medeni Kanun’a göre, Tam doğum, çocuğun ana bedeninden tümüyle ayrılmış olması anlamına gelir. Sağ doğum ise, çocuğun ana bedeninden yaşayarak ayrılmasıdır. Ana bedeninden ayrıldıktan birkaç dakika sonra ölmüş olsa bile yaşadığı süre boyunca çocuk kişilik kazanmış sayılır. Sağ doğmanın hukuksal önemi, yaşadığı süre içerisinde çocuğun miras gibi önemli bazı hakları kazanmış olmasıdır..
Rüşt Ne Zaman Kazanılır ve Sonuçları Nelerdir?
Çocukluk kişinin fikirsel ve fiziksel olarak olgunluğa ulaşması ile sona erer. Bu olgunluk yaşını kanun koyucular belirler. Türk Medeni Kanunu’na göre rüşt 18 yaşının doldurulması ile kazanılır. Dikkat edilmesi gereken husus kişinin 18 yaşını doldurmasıdır yani 18 yaşının tamamlanması aranır bu şekilde kazanılan erginliğe normal erginlik denilir. Bu halde kişi 17 yıl 11 ay 29 gün yaşamışsa 18 yaşının doldurulduğu iddia edilemez. Ancak medeni kanun bazı durumlarda 18 yaşının tamamlanmasını aramadan kişinin ergin olarak kabul edilebileceğini kabul etmiştir. Bunlar, evlenme ve hâkim kararıyla erginlik kazanmadır. Rüşte ulaşmakla çocukluk tam olarak sona erer. 18 yaşını doldurmamışsa bile kanunun öngördüğü hallere uygun olarak rüşt kazanmış olan kişi tam ehliyetli bir yetişkin gibi hukuki tasarruflarda bulunabilir, hak ve borç altına girebilir.
17 Yaşını Dolduranların Evlenmesi Nedir?
Türk Medeni Kanunu 124/1’nci maddesinde “Erkek ya da kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez “diye bir düzenleme getirmiştir. Buna göre, 17 yaşını dolduran küçüklerin evlenmesinde sakınca görmemiştir. Bununla beraber kanun koyucu 17 yaşını doldurmuş kimselerin evlenmesi için 126’ncı maddesinde bir ön koşul getirmiştir. “Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenemez“, bu iki madde birlikte değerlendirildiğinde 17 yaşını doldurmuş olan kişiler yasal temsilcilerinin izinleri ile evlenebilirler. Yasal temsilciden kasıt çocuk üzerinde velayet hakkına sahip ana baba olabileceği gibi, çocuğun vasisi de olabilir.
17 yaşını dolduran kişinin evlenmesine izin verilmiyorsa bu durum TMK 128’de düzenlenmiştir. Buna göre, yasal temsilcinin küçüğün evlenmesine izin vermemekle haklı bir nedeni yoksa bu halde küçüğün başvurusu halinde hâkim mahkeme kararı ile küçüğün evlenmesine izin verebilir. Ancak bundan önce hâkim muhakkak yasal temsilciyi dinlemeli ve evlenmeye neden rıza göstermediğini etraflıca öğrenmelidir. Evlenmeden sonra kişi reşit olmaya hak kazanır.
16 Yaşını Dolduran Kişi Evlenebilir Mi?
On altı yaşını doldurmadan evlenmek yasal olarak mümkün değildir, mahkemeler de buna izin veremez. Buna rağmen bir şekilde 16 yaşını doldurmamış kişilerle evlenilirse bu işlem yok hükmündedir. Bu evliliğin yok hükmünde olduğunun tespiti için butlan davasını herkes açabilir. Türk Medeni Kanun’u 16 yaşını dolduran kişilerin evlenebilmesi için olağanüstü durumların, hayati ve pek önemli nedenlerin baş göstermesi koşulunu aramaktadır örneğin 16 yaşını doldurmuş kişinin hamile kalması. Bu husus TMK 124/2’de düzenlenmiştir. Bu konuda karar verecek olan hakimdir. Dolayısıyla 16 yaşını doldurmuş kişi ile evlenmek için öncelikle bir dava açılmalıdır. Hâkim davada veliyi, vasiyi dinler ayrıca durumun olağanüstü olup olmadığı hâkimin takdirine bırakılmıştır. Eklemek gerekir ki hâkim 16 yaşını doldurmuş kişilerin evlenebilmesi için olağanüstü durumları incelerken evliliğin varlığı için çok önemli olan bir nedenin varlığını arar tecavüz mağduru olmak evliliği gerektirici bir durum değildir.
Erginlik Yargıtay Kararları
- Yargıtay 14. CD, 2018/1930 E., 2019/9356 K., 25.04.2019 T.
Tüm dosya içeriğine göre, olay tarihlerinde on sekiz yaşını tamamlamamakla birlikte resmi nikahlı evli olan mağdure, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 11/2. maddesine göre “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” hükmü uyarınca reşit sayılmasına rağmen 5237 sayılı TCK’nın 6/1-b. maddesinde yer alan çocuk deyiminden “henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişinin” anlaşılması karşısında, sanığın eylemlerinin çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturacağı ve buna göre 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 59. maddesi ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103/1. maddesinde öngörülen hapis cezasının miktarı itibarıyla davaya bakma ve delillerin tayini ile suç vasfını belirleme görevinin üst dereceli ağır ceza mahkemesine ait olacağı nazara alınarak 5235 sayılı Kanunun 12 ve 5271 sayılı CMK’nın 4. maddeleri gereğince görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
- Yargıtay 14. CD, 2015/2575 E., 2018/4445 K., 19.06.2018 T.
Dosya içeriğine göre, mağdurenin 03.09.1994 tarihinde resmi sağlık kuruluşunda doğup suç tarihi itibariyle on beş yaşını tamamlamaması, sanık … ile mağdurenin yaş küçüklüğü sebebiyle evlenememesi ve 2008 yılı Mayıs ayından mağdurenin on beş yaşını bitirdiği 03.09.2009 tarihine kadar karı-koca hayat yaşamaları karşısında sanığın, mağdurenin yaşı konusunda hataya düşmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gözetilmeden, sanığın yaşı itibariyle rızasının hukuki geçerliliği bulunmayan mağdure yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarından mahkumiyeti yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- Yargıtay 9. CD, 2021/1199 E, 2021/7570 K., 14.09.2021 T.
Sanık … hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde; Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesinin 07.06.2012 günlü raporunda mağdurenin kemik yaşının onsekiz yaş ile uyumlu olduğu belirtilmesine rağmen, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 18.11.2013 tarihli raporunda olay tarihi olarak iddia edilen 2011 yılı Ağustos ayında mağdurenin on dört yaşını bitirmiş olup, on beş yaşı içerisinde olduğunun bildirilmesi ve tüm dosya içeriği karşısında, söz konusu raporlar arasındaki çelişki gözetilerek mağdureye ait film ve grafilerin temini sonrası dava dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Üst Kuruluna gönderilmesi suretiyle olay tarihi itibarıyla mağdurenin kaç yaşında olduğu hususunda rapor alınmasını müteakip toplanacak delillere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması, BOZMAYI gerektirmiştir.
- Yargıtay 4. HD., 2010/778 E., 2011/1774 K., 24.02.2011 T.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık anlatımlarından, henüz onbeş yaşında iken davalı ile resmi nikah yapılmadan evlenerek sekiz ay karı-koca hayatı yaşayan küçüğün kızlığının bozulduğu; onbeş yaşındaki kişi özgür isteği ile evlenmeye karar veremeyeceğinden, ortada hukuken geçerli bir istek (irade) açıklaması bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacılardan onbeş yaşındaki … ile resmi evlenme işlemi yapılacağına söz verip evliliğin resmi işlemlerini gerçekleştirmeksizin bir araya gelerek onun kızlığını bozarak sekiz ay bir arada yaşayan davalının eylemi, adı geçen davacının fiziksel ve ruhsal bütünlüğüne saldırı niteliğinde olup uygun bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekir. Davacının ve davalının yeniden evlenmiş olmaları ve varsa davacının kusurlu davranışları manevi tazminat isteminin tümden reddini gerektirmeyip takdir edilecek manevi tazminat tutarında etkili olabilir. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Küçüklerin Velayeti ve Vesayeti İle İlgili Yargıtay Kararları
- Yargıtay 18. HD, 2014/12355 E., 2015/819 K., 20.01.2015 T.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 404/1. madde ve fıkrasında “Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.”, 337. maddesinde “Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velâyeti babaya verir.”, 11. maddesinde “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” hükümleri yer almaktadır.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; kısıtlı adayı …’ın…ile …’ın evlilik dışı birlikteliklerinden 24.12.2013 tarihinde dünyaya geldiği, anne…’nin dava tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmamış olması nedeniyle küçük…’a vasi atanması istendiği, mahkemece 28.02.2014 tarihinde küçük …’a dedesi …’ın vasi olarak atandığı, anne … ile …’ın ise 28.02.2014 tarihinde evlendikleri, anne ve baba tarafından nüfusa bildirim ile çocuk ile … arasında sonradan evlenme ile soybağının kurulduğu ve çocuğun baba …’ın hanesine kaydının yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında somut olayda küçük …’ın annesi …’nin …ile evlendiği ve evlenme ile ergin olduğu, küçüğün baba … ile de soybağının kurulduğu gözetilerek inceleme tarihi itibariyle küçüğün anne ve babasının velayeti altında bulunduğu, velayet kaldırılmadıkça bir kimseye vasi atanamayacağından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
- Yargıtay 18. HD, 2014/7831E., 2014/9595 K., 02.06.2014 T.
“Erginlik onsekiz yaşındoldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” hükmü yer almaktadır. Dava konusu olayda, davacının babası Ramazan’ın 29.11.1997 tarihinde öldüğü, davacı, kardeşi Emre ile annesi Nuriye’nin mirasçı kaldığı, kalan miras hisselerinin anneleri tarafından davacı ve Emre’ye verilmediğinin iddia edildiği, 15.05.1995 doğumlu Emre’nin haklarının korunması için dava tarihinde yasal temsilci olan annesi Nuriye ile aralarında menfaat çatışması bulunduğundan kayyım tayin edilmesi için dava açıldığı, mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği, kendisine kayyım tayin edilmesi istenilen Emre’nin hükmün kesinleşmesinden önce 15.05.2013 tarihinde ergin olduğu, dolayısıyla davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
- Yargıtay 2. HD, 2012/8237 E., 2012(10959 K., 21.06.2012 T.
Davacı H.Ö. 08/01/1984 doğumlu olup eldeki dava 19/04/2006 tarihinde davacının velisi tarafından 22/06/2001 tarihinde velayeten verilen vekaletnameye dayanılarak açılmıştır. Dava açıldığı tarihte davacı reşittir. Bu nedenle davacının velisi tarafından velayeten verilen vekaletname ile dava açılamaz. Mahkemece davacıya vekaletname eksikliğini gidermesi için süre verilip, eksiklik giderildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
- Yargıtay 2. HD, 2015/12739 E., 2016/2544 K., 15.02.2106 T.
Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar (TMK m. 11/1). Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, eğitim sona erinceye kadar anne, babanın çocuğa bakım yükümlülüğü (TMK m. 328/2) ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınır. Dava tarihinde ergin olan … tarafından açılmış bir nafaka davası bulunmadığı halde, yardım nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
- Yargıtay 14. HD, 2013/7541 E., 2013/9763 K., 24.06.2013 T.
1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/715-710 sayılı veraset ilamına göre 2001 doğum tarihli olduğu, henüz reşit olmadığı anlaşılmaktadır. Anılan küçüğün veli veya vasisi tarafından temsil edilmesi sağlanmadan, küçük hakkındaki yargılamanın yürütülmesi doğru değildir. Küçük … hakkındaki davanın yasal temsilcilerine yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Suça Sürüklenen Çocuk ile İlgili Yargıtay Kararı
- Yargıtay 3 CD, 2016/11884 E., 2016/15027 K., 28.06.2016 T.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 11. madde hükmünde yer alan “Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, her ne kadar sanık 18 yaşından küçük olduğu halde evlenerek reşit olmuş ise de, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 3/1-a hükmünde yer alan “Çocuk: Daha erken yaşta ergin olsa bile, onsekiz yaşını doldurmamış kişiyi … ifade eder.” şeklindeki düzenleme karşısında, resmi olarak evlenmesi nedeniyle ergin olan ancak suçu işlediği tarihte halen 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK’nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Evlenmenin Kişiyi Reşit Kılacağına Dair Yargıtay Kararları
- Yargıtay 6. HD, 2012/14357 E., 2012/15825
Davalı kiracı sözleşmenin imzalandığı tarihte 18.7.1992 doğumlu olup henüz 18 yaşını doldurmamıştır. TMK.’nun 16. maddesine göre mümeyyiz olan küçükler mahcurlar, kanuni mümessillerinin rızası olmadıkça bizzat kendi tasarruflarıyla borç altına giremezler. Bu nedenle davacı ile sözleşme kurulduğunda 18 yaşını doldurmayan davalı … arasında yapılan 10.5.2009 tarihli sözleşme geçerli değilse de davalı Enis Dönmez sözleşme kurulduktan yaklaşık 1 ay 28 gün sonra 18.7.2009 tarihinde evlenmiştir.TMK.’nun 11.maddesinde “Erginlik 18 yaşın doldurulmasıylabaşlar. Evlenme kişiyi ergin kılar” hükmüne yer verilmiştir. Davalı evlenmekle reşit olmuştur. Bu nedenle işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
- Yargıtay 8. HD, 2013/17156 E., 2014/6102 K., 03.04.2014 T.
Somut olayda, müşterek çocuk Ü.’in 06.02.2011 tarihinde evlendiği iddia edilmektedir. TMK’nun 11/2. maddesine göre ‘Evlenme kişiyi ergin kılar’ ve aynı Kanunun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun ergin olmasıyla sona erer. Ancak küçük ergin olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük ergin olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda, müşterek çocuk Ü.’in 06.02.2011 tarihinde evlendiği iddia edilmektedir. TMK’nun 11/2. maddesine göre ‘Evlenme kişiyi ergin kılar’ ve aynı Kanunun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun ergin olmasıyla sona erer. Ancak küçük ergin olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük ergin olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer.”
- Yargıtay 18. HD, 2009/14023 E., 2010/974 K., 28.01.2010 T.
Dosya içerisindeki nüfus kayıt tablosu içeriğinden yaşının düzeltilmesi istenilen …’in kayden 02.06.1991 doğumlu olup, 23.01.2009 tarihinde evlendiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Yasasının 11.maddesinin ikinci bendine göre evlenme kişiyi ergin kılar. … …’ın (…) davanın açıldığı 09.02.2009 günü itibariyle ergin ve medeni hakları kullanmaya yetkili bulunduğu anlaşılmakla, doğum tarihinin düzeltilmesi davasını doğrudan kendisinin açması gerekirken, babasının böyle bir davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilmeden davaya bakılıp işin esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
- Yargıtay 18. CD, 2015/15750 E., 2016/7611 K., 13.04.2016 T.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan kurulan hükmün temyizine gelince;
Sanığın, katılan … ile rızasıyla cinsel ilişkide bulunduğu yönündeki aşamalarda değişmeyen ifadeleri, katılanın da çelişkili beyanları ve tüm dosya içeriğinden sanığın katılan ile rızası dâhilinde cinsel ilişkide bulunduğunun anlaşılması, suç tarihinden önce katılanın evli olması ve Türk Medeni Kanun’un 11/2. maddesinin “evlenme kişiyi ergin kılar” hükmü karşısında, reşit olan kişiyle rızası ile cinsel ilişkide bulunmanın suç teşkil etmeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık … müdafinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 13.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
- 2. HD, 2009/20990 E., 2011/484 K., 20.01.2011 T.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 25.9.2008 tarihinde evlenme ile ergin olan davalı … ‘ye mahkeme kararının tebliğ edilmesi ve temyiz süresi beklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi.
- Yargıtay 2. HD, 2016/20597 E., 2016/14872 K., 17.11.2016 T.
Davacı, evlenmesine izin verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı 25.05.1998 doğumlu olup karardan sonra temyiz incelemesi sırasında ergin olduğundan dava konusuz kalmıştır. Açıklanan sebeple konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
Ergin Olmayan Kişilerin Fiil Ehliyetine İlişkin Yargıtay Kararları
- Yargıtay 17 HD, 2010/2348 E., 2010/4383 K., 10.05.2010 T.
Davalı …’ın temyiz itirazlarına gelince, Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. HUMK unun 38.maddesi gereği, “Davaya ehliyet Kanunu Medeni ile tayin olunmuştur”. TMK nun 10.maddesi uyarınca, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Aynı yasanın 11.maddesi uyarınca da, Erginlik onsekiz yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyiergin kılar. Davalı … 03.09.1992 doğumlu olup, dava ve karar tarihi itibariyle reşit değildir. Davalı …’ın kanuni temsilcisine usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
- Yargıtay 6. HD, 2013/1007 E., 2013/1449 K., 31.01.2013 T.
Yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay HGK.nun 14.01.1976 gün ve 477/12 sayılı içtihadına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Reşit olmayan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de, sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının reşit olmadığının mahkemece her ne suretle olursa olsun öğrenilmesi halinde, re’sen kanuni mümessile, davanın devamı sırasında davalının reşit olması halinde ise, bizzat kendisine tebligat yapılarak sonucuna göre davanın yürütülmesi gerekir. Olayımızda; paydaş … dava tarihinde onsekiz yaşından küçük olduğundan dava dilekçesinin yasal temsilcisine tebliğ edilmesi gerekirken, adı geçene bizzat tebligat yapılması doğru değildir. Bu itibarla, adı geçenin yasal temsilcisine tebligat yapılarak, yasaya uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
- Yargıtay 14. HD, 2016/4617E., 2019/1387 K., 18.02.2019T.
11. maddeye göre ise erginlik 18 yaşının doldurulmasıyla başlar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Reşit olmayan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının reşit olmadığının mahkemece her ne suretle olursa olsun öğrenilmesi halinde re’sen kanuni mümessile tebligat yapılması gerekir.
- Yargıtay 6. HD, 2012/16497 E., 2103/28 K., 14.01.2013 T.
Yukarıda açıklanan kanun maddelerine ve Yargıtay HGK.nun 14.01.1976 gün ve 477/12 sayılı içtihadına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Reşit olmayan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de, sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetine haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının reşit olmadığının mahkemece her ne suretle olursa olsun öğrenilmesi halinde, re’sen kanuni mümessile, davanın devamı sırasında davalının reşit olması halinde ise, bizzat kendisine tebligat yapılarak sonucuna göre davanın yürütülmesi gerekir. Mirasçı … dava tarihinde onsekiz yaşından küçük olduğundan dava dilekçesinin yasal temsilcisine tebliğ edilmesi gerekirken, adı geçene bizzat tebligat yapılması doğru değildir. Bu itibarla, davalı …’in yasal temsilcisine tebligat yapılarak, yasaya uygun taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
- Yargıtay 3. HD, 2013/6528 E., 2013/7350 K., 06.05.2013 T.
Kural olarak erginlik 18 yaşın doldurulması ile başladığı için …’ın sözleşme tarihinde ergin değildir. Ergin olmadığı için de fiil ehliyetine sahip değildir. Dolayısıyla yasal temsilcisi olan anne babasının rızası olmadıkça, kendi işlemleri ile borç altına giremez.
Ancak; ehliyete ilişkin bu kurallara sıkı sıkıya bağlı kalınması bazen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edebilir. Zira; herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. (TMK 2. M) 4077 Sayılı Tüketici Kanunu’nun 11/A maddesinde her türlü abonelik sözleşmelerine taraf olan tüketicilerin isteklerini satıcıya yazılı olarak bildirmek kaydıyla aboneliklerinetek taraflı son verebilecekleri hükme bağlanmıştır. Yasanın bu açık hükmü nedeniyle kural olarak tüketiciler tüm abonelik sözleşmelerinde sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme hakkına sahiptir.Ancak tüketici fesih hakkını kullanırken dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadır. Davacı tarafın dava konusu sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme haklarını kullandıklarına dair dosyaya yansıyan bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; ehliyetsizlik gerekçesi ile sözleşmenin geriye doğru iptali istemi açıkça dürüstlük kuralına aykırı olup, mahkemece davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Stj. Av. Işıl Su Yüzer
Av. Serhan Cantaş
Blog Yazılarımız: TMK Madde 10 – Ayırt Etme Gücü Nedir?