TCK Madde 8 – Yer Bakımından Uygulama Nedir?

Yer bakımından uygulama, failin ve mağdurun vatandaşlığına bakılmaksızın ülkede işlenen suçlar bakımından ülke kanunlarının uygulanmasıdır. Bu uygulamaya aynı zamanda mülkilik ilkesi de denmektedir. Bu ilke Türk Ceza Kanunu’nda da yer almaktadır.

  • TCK’nın 8.maddesine göre;

Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.

Suç;

Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,

Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,

Türkiye’nin kıt’a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı, İşlendiğinde Türkiye’de işlenmiş sayılır.

TCK Madde 8 Gerekçesi

Mülkîlik ilkesinden ve ceza kanunlarının millî egemenliğin bir sonucu oldukları kuralından hareketle, Türkiye’de işlenen suçlar hakkında sanığın ve mağdurun uyrukluğuna bakılmaksızın Türk kanunlarının uygulanacağı maddede açıkça belirtilmiştir.

Ayrıca Türk kanunlarının uygulanması bakımından Türk Ülkesinin anlamı açıklanmış ve Türk kara ve hava sahaları ile karasularında işlenen suçların Türkiye’de işlenmiş sayılacakları belirtilmiştir. Karasularının anlamı buna ilişkin Kanuna göre belirlenecektir.

Bundan başka açık denizlerde ve bu denizlerin üzerindeki hava sahasında her çeşit Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla işlenen suçlarla, askerî deniz ve hava araçlarına özgü olmak kaydıyla, yabancı karasularında veya hava sahalarında işlenen suçların Türkiye’de işlenmiş sayılacakları maddede belirtilmiştir.

1 ilâ l0 Mart 1988 tarihlerinde Roma’da toplanan “Denizde Seyrüsefer Güvenliğine Karşı İşlenen Yasa Dışı Eylemlerin Önlenmesi Hususundaki Konferans” sonunda ülkemizin “Deniz Seyrüsefer Güvenliğine Karşı İşlenen Yasa Dışı Eylemlerin Önlenmesi” ve “Kıta Sahanlığındaki Sabit Platformların Güvenliğine Karşı İşlenen Kanuna Aykırı Eylemlerin Önlenmesi”ne ilişkin protokolü imzalamış bulunması nedeniyle Türkiye’nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı işlenen suçların da Türk ülkesinde işlenmiş suç sayılacağına dair olan (d) bendi kaleme alınmıştır.

Hükûmet Tasarısındaki ilgili maddenin, “Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri saklıdır.” şeklindeki üçüncü fıkrası hükmü metinden çıkarılmıştır. Anayasa hükümleri karşısında, uluslararası sözleşmelerin kapsamına giren olaylar açısından uygulama alanı bulacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle, temel bir kanun olan ceza kanununda bu konuda bir hükme yer verilmesi gereksiz görülmüştür.

Yer Bakımından Uygulama İlkesi’nin Gerekçeleri

Her devletin egemenlik yetkisi vardır ve bu yetkinin gereklerinden biri de ülkede işlenen suçun cezasız kalmamasıdır. Devletin otoritesini kaybetmemesi açısından suçun işlendiği yerde cezalandırılması uygun olacaktır. Suçun işlendiği yer, cezanın etkisinin de en fazla hissedileceği yerdir.Ayrıca suç delillerini toplamak da suçun işlendiği yerde daha kolay olacaktır.

Yer Bakımından Uygulama İlkesi’nin Sakıncaları

Suçların cezalandırılması bakımından bu ilkenin salt olarak uygulanması; yabancı devletlerde işlenen suçlar bakımından devletin kendisini ilgilendiren veya vatandaşlarına karşı işlenen suçları cezalandırmalarının önüne geçer. Ayrıca suç işleyen kişi başka bir ülkeye sığınarak cezalandırılmaktan kurtulabilr. Bu yüzden 5237 sayılı TCK’da yarı mülkilik ilkesi benimsenmiştir.

TCK Madde 8/2’de Belirtilen Ülke Kavramı Nedir?

Gerçek anlamda ülke, Türkiye bakımından Türk toprakları, iç sular, karasuları ve bunların üstündeki hava tabakasını ifade eder. TCK m.8/2’de de bu durum belirtilmiştir. Nehirler, göller, koylar, limanlar gibi içsularda devletin tam ve münhasır yetkisi vardır. Karasuların genişliği de 6 mil olarak belirlenmiştir. Böylece devletlerin kara ülkesini çevreleyen deniz kuşağının açık denize 6 mil kadar uzanan kısmı da o devletin karasularıdır.

Kural olarak yabancı savaş gemileri yabancı karasularda sadece kendi devletlerinin yasalarına bağlıdır. Ancak gemi içerisinde gemi personeli olmayan iki kişinin suçu işlemesi halinde ve gemi üzerinde yabancı devletin vatandaşının gemi personeline suç işlemesi halinde sahil devletinin yargı yetkisi bulunmaktadır.

Askeri hava araçları bayrağını taşıdığı devletin farazi ülkesidir ve o ülkenin yasaları uygulanır. Sivil hava araçları bakımından da Türk hukuku bakımından hava aracı Türk hava ülkesinde ise TCK uygulanır.

Devletin savaş gemileri, açık denizde bulunan ticaret gemileri, hava vasıtaları, asgari işgal altında bulundurduğu yerler farazi anlamda ülkedir ve farazi anlamda ülkede işlenen suçlar da o ülkede işlenmiş sayılır. TCK’ya göre, farazi anlamda ülke sayılan yerler:

  • Açık denizde ve bunun üzerindeki hava shasında bulunan Türk deniz ve hava araçları,
  • Türk deniz ve hava savaş araçları,
  • Tükiye’nin kıt’a saanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlar.

TCK Madde 8 Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2023/15061 E. ve 2023/10878 K. Sayılı Kararı

Ceza kurallarının yer bakımından uygulanmasında esas alınan ilkelerden biri olan mülkilik ilkesi, devletlerin egemenlik haklarını kullanmalarının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Kural olan daima devletlerin kendi sınırları içerisinde gerçekleşen fiillere karşı kendi iç hukuk mekanizmasını uygulamayı arzulamalarıdır. Bu nedenle ceza kurallarının yer bakımından uygulanmasında asıl ve en geniş kapsamlı olan ilke mülkilik ilkesidir.

Evrensellik ilkesi ise, “ortak kültür değerlerine yönelik olarak” işlenen bir suçun insanlık yararına cezasız kalmaması için, mülkilik ilkesine göre yetkili sayılmayan bir devletin, salt adaleti sağlamak amacıyla suç dünyanın neresinde, kim tarafından kime karşı işlenmiş olursa olsun, bu suçu yargılama konusunda kendi kendisini yetkili kılmasını ifade eder. Bu ilkenin bir yansıması olarak her devlet ülkesinde bulunan, her ülkede suç sayılan fiiller bakımından suç sanığını ya suçun işlendiği devlete iade etmeli veya yargılayıp cezalandırmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında, somut olayda uyuşturucu madde ticareti yapma suçu açısından, 5327 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesine göre Türkiye’nin yargılama yetkisi bulunmakla birlikte, mülkilik ilkesi uyarınca asli yargı yetkisinin suçun işlendiği yer devletinde bulunduğu, Türkiye’nin yargı yetkisinin ise tali ve tamamlayıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun 5327 sayılı Kanun’un 188 inci maddesi kapsamında düzenlenmiş olması, kişinin mülkilik ilkesi uyarınca, yargı yetkisini haiz olan bir devlete iadesine engel teşkil etmeyecektir.

Mülkilik İlkesi Gereği Göçmen Kaçakçılığı Suçundan Cezalandırma Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 2015/32 E. ve 2015/83 K. Sayılı Kararı

TCK’nın 8/1. maddesinde, “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.” denilmekte, aynı Kanunun 9. maddesinde, Türkiye’de işlenen suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimsenin, Türkiye’de yeniden yargılanacağı belirtilmekte ve yine aynı Kanunun 16. maddesinde de “Nerede işlenmiş olursa olsun bir suçtan dolayı, yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen süre, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilir.” şeklinde hüküm yer almaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14/7. maddesinde ise, “Hiç kimse, bir ülkenin yasalarına ve ceza usulüne göre daha önce kesin olarak mahkum olmuş ya da beraat etmişse, aynı fiil için yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.

Bu bilgiler ışığında somut olaya gelince;
Sanığın, on iki Somali uyruklu göçmeni menfaat karşılığı ve yasa dışı yollarla Kuşadası’ndan bot ile sınırdan geçirdikten sonra, …’da yakalanıp bu ülkede yargılanarak ceza aldığı olayda, göçmen kaçakçılığı suçunun, … adaleti tarafından “yurda kaçak göçmen sokmak” şeklinde nitelendirilerek sanığın cezalandırılmasının, fiilin her iki ülke yönünden suç olarak kabulü nedeniyle Türkiye’de işlenen göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin yargılamaya engel teşkil etmeyeceği ve mülkilik ilkesi gereğince sanığın bu suçtan cezalandırılarak, koruma, faile göre şahsilik ile evrenselllik ilkeleri yönünden mükerrer infazın önlenmesi, adalet ve hakkaniyet esasları gözetilerek TCK’nın 16. maddesine göre, yurt dışında gözaltında, tutukluluk veya hükümlülükte geçirdiği süreler saptanarak bu cezasından mahsubunun gerektiği gözetilmeden, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14/7. maddesine yanlış anlam yüklenerek davanın reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı…

Mülkilik İlkesi Gereği Yeniden Yargılama Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2015/4956 E. ve 2015/23469 K. Sayılı Kararı

5237 sayılı TCK’nın 18/1-d maddesi de Türkiye’nin yargılama yetkisine giren suçlarda geri verme talebinin kabul edilmeyeceğine amirdir. Burada suçun hangi ülkede işlendiğine ise iade talep edilen devlet karar verecektir. 5237 sayılı TCK’nın 8. maddesine göre “Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır.” ve aynı Kanunun 9. maddesine göre “Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimse, Türkiye’de yeniden yargılanır.”

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/2. maddesine göre “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler.”

Anılan yasal düzenleme karşısında, iade talebi ile ilgili olarak iddianame ile kamu davası açılmasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na uygun olmadığı, iade talebi hakkında yukarıda belirtilen ilkeler ışığında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

Mülkilik İlkesinin İstisnası Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2020/1299 E. ve 2020/5976 K. Sayılı Kararı

…hem ülkemizin hem de… devletinin taraf olduğu, uluslararası adli işbirliği kuralları çerçevesinde, cezai konularda yabancı mahkemeler tarafından verilen mahkûmiyet kararlarına yönelik infazın devralınması taleplerine ilişkin olarak, esasen yabancı bir hukuk sisteminin geçerliliğinin kabul edilmesi suretiyle anlaşmaya taraf devletler yönünden mülkilik ilkesine bu anlamda istisna getiren, 01/03/1977 tarihli ve 2081 sayılı Kanun‘la onaylanması uygun bulunduktan sonra 14/12/1977 tarihli ve 16139 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Yargılarının Milletlerarası Değeri Konusunda Avrupa

Sözleşmesi‘nin 21/2. maddesi gereğince “gıyabi hüküm” olarak nitelendirilen mahkûmiyet hükmünün infazının, aynı Sözleşmeye göre özel hükümlere tabi bulunduğu ve bu şekilde ayrıntılı hükümler içeren uluslararası sözleşmenin, Anayasa‘nın 90. ve 6706 sayılı Kanun‘un 1/3. maddeleri gereğince öncelikle uygulama alanı bulacağı; Sözleşmenin 41. ve Yargıtay Kanunu’nun 1. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemelerce verilen bu tür taleplere yönelik kararlar yönünden temyiz kanun yolunun öngörüldüğü, Mahkemenin yargılama sırasında hem uluslararası sözleşme hem de 6706 sayılı Kanun hükümleri uyarınca karma uygulama yapmasının verilen kararın tabi olduğu kanun yolunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla…

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2013/30346 E. ve 2014/2208 K. Sayılı Kararı

TCK m.8’in Kabahatler Bakımından da Uygulanması

Dosya kapsamına göre;


5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun, “yer bakımından uygulama” başlıklı 6. maddesinde ” 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin 8 inci maddesi hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.” aynı Kanun’un 22/4. maddesinde” 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yer bakımından yetki kuralları kabahatler açısından da geçerlidir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında; çek hesabının bulunduğu banka şubesi olan Zara banka şubesinin olduğu yerin yetkili olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18.11.2013 gün ve 94660652-105-34-6917-2013/17120/70059 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;

Tokat Ağır Ceza Mahkemesi’nin 14/06/2013 tarihli ve 2013/933 Değişik İş sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA…

Stj. Av. Ezginur Aktaş
Av. Serhan Cantaş

Blog Yazılarımız: TCK Madde 7 Zaman Bakımından Uygulama Nedir?