Türk Ceza Kanunu’nun 13. maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya yabancılar tarafından yurt dışında işlenen belirli suçlar, Türkiye ile herhangi bir bağlantıları olmasa bile Türk yasalarına göre Türkiye’de yargılanabilir. Böylece TCK’nın 13. Maddesi; TCK’nın 11 ve 12. maddelerine istisna getirerek, maddede belirtilen suçlar için Türk kanunlarının uygulanacağını belirtmektedir. Bu suçlar genellikle uluslararası nitelikte olan ve uluslararası düzeyde mücadele gerektiren suçlardır.
Diğer suçlar
- Madde 13- (1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır:
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı,
Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar.
c) İşkence (madde 94, 95).
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190).
f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde 227).
h) (Mülga : 26/6/2009 – 5918/1 md.)
i) Deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması (madde 223, fıkra 2, 3) ya da bu araçlara karşı işlenen zarar verme (madde 152) suçları.
(2) (Ek ikinci fıkra: 29/6/2005 – 5377/3 md.) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alanlar hariç; birinci fıkra kapsamına giren suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılması, Adalet Bakanının talebine bağlıdır.
(3) Birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yazılı suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Adalet Bakanının talebi üzerine Türkiye’de yargılama yapılır.
TCK Madde 13 Gerekçesi
Madde metninde, belli suçların yabancı bir ülkede işlenmesi durumunda, failin Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın, Türkiye’de Türk kanunlarına göre yargılama yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Birinci fıkranın (a) bendine göre, İkinci Kitap, Birinci Kısım altındaki
1) “Soykırım” başlıklı Birinci Bölümde,
2) “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti” başlıklı İkinci Bölümde yer alan suçlar ile;
(b) bendine göre, İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki
1) “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlıklı Üçüncü Bölümde,
2) “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölümde,
3) “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölümde,
4) “Millî Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölümde,
5) “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” başlıklı Yedinci Bölümde ve
6) “Yabancı Devletlerle Olan İlişkilere Karşı Suçlar” başlıklı Sekizinci Bölümde yer alan suçlar ile fıkranın (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerinde sayılan suçlar nerede işlenmiş olursa olsun, bu nedenle Türkiye’de yargılama yapılarak, Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın fail hakkında Türk kanunlarına göre cezaya hükmolunur. Yabancı ülkede işlenen bu suçlar dolayısıyla failler hakkında Türkiye’de re’sen takibat yapılır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, bu suçlar dolayısıyla yabancı bir ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmiş olsa bile, Türkiye’de yeniden yargılama yapılır. Ancak bunun için Adalet Bakanının talepte bulunması gerekir.
Yabancı ülkede mahkûm olunan ceza bu ülkede tamamen veya kısmen infaz edilmişse; infaz edilen bu ceza miktarının, mahsup hükümlerine göre, Türkiye’de hükmolunan cezadan mahsup edilmesi gerekir.
Birinci fıkranın (c), (d), (e), (f), (g), (h) ve (i) bentlerinde sayılan suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde; bu suç dolayısıyla, suçu işleyen kişinin Türk vatandaşı veya yabancı olması arasında fark gözetmeksizin, Türkiye’de Türk kanunları uygulanarak yargılama yapılabilecektir.
Ancak, (a) ve (b) bentlerinden farklı olarak, bu bentlerde sayılan suçlardan dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için, fail hakkında yabancı ülkede mahkûmiyet veya beraat kararı verilmemiş olması gerekir.
Türkiye’nin taraf olduğu çeşitli uluslararası sözleşmelerde aut dedere aut judiciare/aut punire kuralına yer verilmek suretiyle ilgili sözleşme kapsamına giren suçlar dolayısıyla ister vatandaş olsun ister yabancı olsun faillerin suçun işlendiği ülkeye geri verilmesi öngörülmüştür. Ancak, bu sözleşmelerle, çeşitli hukukî mülahazalarla geri verme yoluna gidilmemesi hâlinde, taraf devletlere yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü yüklenmiştir.
Bu konuda, 1963 yılında imzalanan Uçaklara Karşı İşlenen Suçlara veya Diğer Fiillere İlişkin Tokyo Sözleşmesi, 1970 yılında imzalanan Uçakların Kanun Dışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi hakkındaki La Haye Sözleşmesi, 23 Eylül 1971 tarihli Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Montreal Sözleşmesi, 14 Aralık 1973 tarihli Diplomasi Ajanları da Dahil Olmak Üzere Uluslararası Korunmaya Sahip Kişilere Karşı İşlenen Suçların Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair New York Sözleşmesi, Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 Tek Sözleşmesi, 21 Aralık 1971 tarihinde Viyana’da imzalanan Psikotrop Maddeler Sözleşmesi ve ayrıca, Avrupa Konseyi’nce 27 Ocak 1977 tarihinde hazırlanan Tedhişçiliğin Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi örnek olarak gösterilebilir.
TCK Madde 13 Diğer Suçlar Yargıtay Kararları
- Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2022/11321 E. , 2022/10794 K. Sayılı Kararı
5237 sayılı TCK’nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre, yurt dışında işlenen uyuşturucu madde ticareti suçlarından dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için, yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerekmekte olup, hüküm verilmiş ise aynı suçtan dolayı Türkiye’de yeniden kovuşturma yapılamayacaktır. Böyle bir durumda yabancı ülkede hüküm verilmiş olması halinde, aynı fiilden dolayı birden fazla hüküm verilemeyeceğine ilişkin “non bis in idem” kuralı uyarınca, TCK’nın 13. maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 7. fıkrası uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekecektir. Ayrıca TCK’nın 13. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, yabancı ülkede uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu işlediği iddia edilen Türk vatandaşı sanıklar hakkında Türkiye’de yargılama yapılması Adalet Bakanının talebi olması şartına bağlanmıştır.
Suç konusu kokainin Türkiye’den ihraç edildiğine dair yeterli delil bulunmaması, sanığın Fransa Martinik Asliye Mahkemesince cezalandırılıp hükmün kesinleşmiş olması karşısında, sabit olan fiilinin \”yurt dışında uyuşturucu madde ticareti yapma\” suçunu oluşturduğu, TCK’nın 13. maddesine göre, bu eylemin Türk mahkemelerinde yargılamasının yapılabilmesi için yabancı ülkede mahkûmiyet veya beraat hükmünün verilmemiş olması ve Adalet Bakanının talebinin olması şartına bağlı olduğu, somut olayda ise her iki şart da gerçekleşmediği halde TCK’nın 11. ve 13. maddelerine yapılan atıfla mahkûmiyet kararı verilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
- Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2021/1493 E. , 2021/4393 K. Sayılı Kararı
Türkiye’de işlenen bütün suçlar bakımından, fail hangi ülke vatandaşı olursa olsun ceza hukukuna ilişkin Türk kanunları uygulanır. Bir suçun Türkiye’de işlenmiş sayılma ölçütü TCK’nın 8/1. fıkrasının ikinci cümlesinde gösterilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 13. Madde metni ve gerekçesinden anlaşılacağı üzere; 13. maddenin b bendinde yer alan “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” yönünden sanık başka ülkede yargılanıp hakkında kesin hüküm kurulsa dahi, Adalet Bakanının talebi doğrultusunda Türkiye’de tekrar yargılanabilecektir. Bu halde “non bis in idem” kuralı geçerli değildir. Somut olayda sanıkların yurt dışında yargılanmadıkları tartışmadan varestedir.
Suriye Ülkesi Telabyad Koordinasyon Emniyet Müdürlüğünce yapılan çalışmalarda yakalanan… El …isimli sanığın beyanlarından da anlaşılacağı üzere, PYD/YPG terör örgütü içerisinde ideolojik ve silahlı eğitim aldığı, PKK terör örgütü üyesi olduğu bildiği Rami El … tarafından Türkiye’ye geçirmek üzere kendisine paket verildiğini, bahse konu paketi incelediğinde bomba olduğunu anladığını, paketi Türkiye sınırında … El …’e verdiğini, … El …’in bahse konu paketi daha öncede kaçakçılık işlerinde çalıştığı… El…’a vermiş olabileceğini beyan ettiği, sanık… El …’e kollukça yaptırılan fotoğraf teşhis tutanağında… El…’ı teşhis ettiği, ismi geçen… El…’ın … isimli şüpheli olduğu değerlendirildiği, fotoğraf teşhis işleminin devamında ismi geçen… El…’ı teşhis ettiği, ismi geçen… El…’ın … isimli sanık olduğu, istihbari çalışmalarda, PKK/KCK-PYD/YPG silahlı terör örgütünün ülkemizde gerçekleştirmek istedikleri sansasyonel eylemlerini gerçekleştirmek amacıyla patlayıcı malzemeleri sınır bölgelerinden illegal yollarla sokma arayışı içerisinde olduğunun tespit edildiği, bu kapsamda sanıklar …, …’un örgütsel malzeme aktarımı faaliyetlerinde bulunduğu, nevi bilinmeyen patlayıcıları sınır bölgesinden alarak ülkemize girişini sağladıkları,
Suriye uyruklu sanık …’in normal zamanda Suriye’nin Tel Abyad, Tel Azzo köyünde ikamet ettiği, sanığın daha önceden Türkiye’ye bomba geçiren kardeşleri …El …, …El … ve amcasının oğlu … … El …/…’in ile birlikte hareket ederek 2020 yılı Şubat ayında kardeşlerinin ve amcasının oğlunun saklamış oldukları ele geçirilemeyen patlayıcı maddeyi/bombayı şahısların yakalanması üzerine kendisinin alarak sakladığı ve daha sonra tekrar amcasının oğlu … … El …’e verdiği, sanığın daha sonra sınır hattından kaçak yollarla Şanlıurfa’ya geçtiği, Şeklinde olduğu anlaşılmaktadır.
Sanıklar …, … ve …’in silahlı terör örgütü üyesi olmak, sanık …’in ise örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte yardım etmek suçundan mahkumiyetlerine esas alınan ve belirleyici delil statüsünde olan… EL …ve … …’in soruşturma aşamasındaki beyanları ile sanık …’in soruşturma ifadesinin Suriye Ülkesi Telabyad bölgesinde görevli ve yetkili olan kolluk birimlerince müdafii olmaksızın alındığı, dosya kapsamının incelenmesinde tanıklar ile sanık …’nın, daha sonradan Suriye Telabyad yargı mercilerince alınan ifadelerinde, bu beyanlarından döndükleri, kolluk birimlerinin tanık dinleme yetkilerinin bulunmaması ve CMK’nın 148/4. maddesi gereğince müdafi olmaksızın alınan beyanların şüpheli tarafından kabul edilmemesi halinde artık soruşturma ifadesinin hükme esas alınamayacağının açık olması karşısında;
Sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerden dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA
- Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2014/4078 E., 2014/5200 K. Sayılı Kararı
TCK’nın 13. maddesinin uygulanabilmesi için;
Maddede tahdidi olarak sayılan suçların yabancı ülkede işlenmesi durumunda failin Türk vatandaşı veya yabancı olmasına bakılmaksızın Türkiye’de Türk Kanunlarına göre yargılama yapılabileceğinin hüküm altına alındığı, Buna göre, ister Türk vatandaşı, ister yabancı olsun evrensellik ilkesi gereği yabancı bir ülkede insanlığa, çevreye veya toplumun güvenliğine yönelik işlenmiş bu katalog suçlar hakkında Türk Kanunlarının uygulanacağının hüküm altına alındığı, maddede belirtilen suçların tahdidi olduğu ve yorum yolu ile başka suçların eklenmesinin mümkün bulunmadığı,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 14. maddesi gereğince yetkili mahkemenin Yargıtay tarafından belirlenebilmesi için kovuşturma aşamasına gelmiş bir işlem bulunması ve bu maddenin uygulanabilmesi için gereken ön koşul olan kanun hükümleri uyarınca Türkiye’de soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suçun bulunması gerektiği,
Somut olayda dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın şüphelinin Türkiye’de bulunmaması olduğu, şayet şüphelinin Türkiye’de bulunması halinde TCK’nın 12/3. maddesinin devreye gireceği, ancak bu durumda soruşturma yapılabilmesi için anılan maddenin (b) bendi gereğince “Suçluların geri verilmesi anlaşmasının bulunmaması veya geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğunda bulunduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması” şartının gerçekleşmesi gerektiği,
Yine suçun Türkiye’de işlendiğinin kabulü halinde dahi, yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı Türkiye’de işlemiş olduğu bir suçtan bahsedileceği ve bu durumda da CMK’nın 14. maddesine göre değil, 12 ve 13. maddeleri uyarınca yetki sorununun aynı Kanunun 161/7. maddesi gereğince ağır ceza mahkemesince çözümlenmesi gerekeceği,
Sonuç itibarıyla tüm bu anlatımlar karşısında, somut olayda yabancı bir kişinin, yabancı bir kişiye karşı, yabancı bir ülkede işlemiş olduğu, TCK 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında kalan kasten adam öldürme suçundan dolayı Türk mahkemelerinin görev ve yetkisi bulunmadığından…
Stj. Av. Ezginur Aktaş
Av. Serhan Cantaş
Blog Yazılarımız: TCK Madde 12 – Yabancı Tarafından İşlenen Suç Nedir?