Memuriyetten çıkarılma, memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi halinde söz konusu olacaktır.
Türk Hukuku’nda Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinde memurun tanımı yapılmıştır. Buna göre “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır. Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Suçun İnfazı Sırasında Devlet Memurluğu Yapma Yasağı
TCK madde 53/1 e göre “Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır.
Suçun mahiyeti veyahut cezanın miktarı önemli olmaksızın, bir hapis cezası mahkumiyetinin infazı sürdüğü müddetçe devlet memurluğu yapılamayacaktır. Ceza infaz edildiği takdirde de yoksun kalınan haklara memuriyete başkaca bir işleme gerek duyulmaksızın devam edilebilir.
Devlet Memurları Kanunu’nun 140. Maddesindeki düzenlemeye göre ise “Haklarında mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan Devlet memurları da 138 inci maddedeki yetkililer tarafından görevden uzaklaştırılabilirler.”
Devlet Memurları Kanunu m. 145’e göre “Görevden uzaklaştırma; bir disiplin kovuşturması icabından olduğu takdirde en çok 3 ay devam edebilir. Bu süre sonunda hakkında bir karar verilmediği takdirde memur görevine başlatılır. Bir ceza kovuşturması icabından olduğu takdirde görevinden uzaklaştırmaya yetkili amir (Müfettişlerin görevinden uzaklaştırdıkları memurlar hakkında atamaya yetkili amir) ilgilinin durumunu her iki ayda bir inceleyerek görevine dönüp dönmemesi hakkında bir karar verir ve ilgiliye de yazı ile tebliğ eder.”
Memuriyete Engel Teşkil Eden Suçlar ve Cezalar
Taksirli suçların ceza miktarı önemli olmaksızın memuriyete engel teşkil etmez. Fakat, taksirli suçlar dolayısıyla mahkûm olunan cezanın infazı bitinceye kadar memurun görevden uzaklaştırılması gerekmektedir.
Devlet Memurları Kanunu madde 48/5’te memuriyetin şartlarından “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” sayılmıştır.
Bazı suçlar ise miktarı önemli olmaksızın suçun mahiyeti gereği memuriyete engel teşkil etmektedir. Memuriyete engel suçlar Devlet Memurları Kanunu’nda sınırlı olarak düzenlenmiştir. Buna göre;
- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (TCK m.309 ila m.316 arasındaki tüm suçlar),
- İhaleye fesat karıştırma,
- Edimin ifasına fesat karıştırma,
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama,
- Kaçakçılık suçları,
- Hırsızlık Suçu,
- Dolandırıcılık Suçu,
- Güveni Kötüye Kullanma Suçu,
- Rüşvet Suçu,
- İrtikap Suçu,
- Zimmet Suçu,
- Hileli İflas (TCK md.161),
- Tüm sahtecilik suçları.
Memuriyete başlandıktan sonra, memuriyete engel suçları, memuriyette başlamadan önce işlendiği ortaya çıkarsa ve anlaşılırsa veya memurluk devam ettiği esnada söz konusu suçlardan herhangi biri ile mahkûm olunduğu takdirde memurluk görevine son verilecektir.
Hapis Cezasının Ertelenmesi ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Memuriyete Etkisi
Hapis cezasının ertelenmesi de bir infaz biçimi olduğundan bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezası söz konusu olduğunda memuriyete başlanamaz, halihazırda memur ise memuriyetine son verilir. Bir yılın altında olan hapis cezalarında ise memuriyetten çıkarılma olmaz fakat memur görevden uzaklaştırılır. Memuriyete engel suçlardan dolayı hapis cezası mevcut ise erteleme durumunda dahi memuriyete engel teşkil edecektir.
CMK m. 231’e göre “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.”
Anlaşılacağı üzere Hageb kararı verilmiş olan kişinin, Hageb kararının etkisi devam ettiği ve süreci, hükmün açıklanması ile son bulmadığı takdirde memuriyete engel teşkil edecek bir durum ortaya çıkmayacaktır.
Memnu Hakların İadesi Kararının Memuriyete Etkisi ile İlgili Danıştay Kararı
- Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2017/1946 E., 2021/917 K.
“Memnu hakların iadesi kararının, ilgili kişiye bu karar uyarınca doğrudan memuriyete alınma hakkı vermeyip memuriyete başvurma hakkı sağlayacağı, idarenin bu noktada kadro ve ihtiyaç durumunu gözeterek takdir yetkisini kullanacağı açıktır.
Dava konusu olayda, davacının sözü edilen mahkûmiyetine bağlı olan hak yoksunluğunun, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten önce aldığı memnu hakların iadesi kararı ile ortadan kalktığı, davalı idarenin takdir yetkisini davacının memur olarak yerleştirilmesi yönünde kullandığı, bu durumda kadro ve ihtiyacın bulunduğu hususunun sabit olduğundan, davacının memuriyete engel mahkumiyetinin bulunduğu ve 657 sayılı Kanun’un 48/A-5.maddesinde belirtilen şartları taşımadığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
Taksirli Suçun Memuriyete Etkisi ile İlgili Danıştay Kararı
- Danıştay 12.Daire 1997/3319 E., 1999/1785 K.
“657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ” Görevden Uzaklaştırma” başlıklı 137. maddesinde ” Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir.” hükmüne yer verilmiş, 140.maddede de, haklarında mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan Devlet memurlarının görevinden uzaklaştırılabileceği ve 145.maddenin 2.fıkrasında da, bir ceza kovuşturması icabından olduğu takdirde görevinden uzaklaştırmaya yetkili amirin ilgilinin durumunu her iki ayda bir inceleyerek görevine dönüp dönmemesi hakkında bir karar vereceği ve ilgiliye de yazı ile tebliğ edeceği hükme bağlanmıştır.
Olayda; … Sağlık Meslek Lisesinde memur olan davacının, “taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet” suçundan dolayı yargılanması sonucunda 1 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı ve bu cezanın infazı için 19.2.1997 tarihinden itibaren cezaevinde bulunacağını aynı günlü dilekçeyle idareye bildirdiği, bunun üzerine, 657 sayılı Yasanın 48/A-4 maddesindeki şartı kaybettiğinden bahisle aynı Yasanın 98/b. maddesi uyarınca 14.3.1997 günlü onayla davacının görevine son verildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.
Bu durumda, hakkında mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan, herhangi bir suçtan tutuklanan ya da gözaltına alınan memurlar hakkında uygulanacak işlemler 657 sayılı Yasanın 137. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup, davacının da taksirli suç nedeniyle yargılanması ve bunun sonucunda aldığı 1 yıl 3 aylık hapis cezasının infazı aşamasında hakkında yukarıda bahsi geçen hükümler uyarınca işlem tesis edilmesi ve cezanın infazından sonra görevine iade edilmesi gerekirken 657 sayılı Yasanın 48/A-4. maddesindeki şartı taşımadığından bahisle aynı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48.maddesinin A/4. fıkrasında; “kamu haklarından mahrum bulunmamak” koşulunun Devlet memurluğuna alınmada aranan genel şartlar arasında olduğu belirtilmiş ise de; dava konusu işlemin tesisine neden olan mahkumiyete ilişkin ceza mahkemesi kararında, davacının kamu haklarından mahrumiyetine dair ayrı bir hüküm bulunmayıp, temyize konu mahkeme kararında sözü edilen medeni hakları kullanma bakımından getirilen kısıtlama, cezanın süresi ile sınırlıdır. Daha sonra böyle bir sınırlama kalmadığından kararın gerekçesinde bu yönden de isabet görülmemiştir.”
Blog Yazılarımız: Memurdan Savunma İsteme Yazısı İstenmesi – Savunma Dilekçe Örneği
Stj. Av. Altuğ Eliri
Av. Serhan Cantaş