Taşınır mülkiyetinin muhafazası kaydı ile satış, Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili kanun hükümleriyle mümkün kılınmıştır. Mülkiyetin saklı tutulması kaydı ile satış sözleşmesi, sözleşmede belirlenmiş satış bedelinin tamamen ödenmesine kadar satıcıda kalacağını öngören bir satış sözleşmesidir. Uygulamada genel olarak mülkiyeti muhafaza yolu ile satış sözleşmesi, taksitle satış durumlarında söz konusu olmaktadır.
- TMK Madde 764
“Başkasına devredilen bir malın mülkiyetinin saklı tutulması kaydı, ancak resmî şekilde yapılacak sözleşmenin devralanın yerleşim yeri noterliğinde özel siciline kaydedilmesiyle geçerli olur.
Hayvan satışlarında mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi yapılamaz.”
- TMK Madde 765
“Taksitle mal satan kimse, bu satımlara ilişkin özel hükümlere uymak koşuluyla, mülkiyeti saklı tutma sözleşmesine dayanarak, sattığı malın geri verilmesini isteyebilir.”
Türk Borçlar Kanunu madde 253’te ise taksitle satış düzenlenmiştir. Buna göre;
“Taksitle satış, satıcının, satılan taşınırı alıcıya satış bedelinin ödenmesinden önce teslim etmeyi, alıcının da satış bedelini kısım kısım ödemeyi üstlendikleri satıştır.
Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.
Malın satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması hâlinde, sözleşmede aşağıdaki hususlar belirtilir:
- Tarafların adı ve yerleşim yeri.
- Satışın konusu.
- Satılanın peşin satış bedeli.
- Taksitle ödeme sebebiyle belirtilecek ilave bedel.
- Toplam satış bedeli.
- Alıcının nakden veya aynen üstlendiği diğer bütün edimler.
- Peşinat ve taksitlerin tutarı ile vadesi ve ikiden az olmamak üzere taksit sayısı.
- Alıcının yedi gün içinde sözleşme yapılması konusundaki irade açıklamasını geri alma hakkı.
- Öngörülmüşse, mülkiyetin saklı tutulmasına veya satış bedeli alacağının devrine ilişkin anlaşma kayıtları.
- Temerrüt veya vadenin ertelenmesi durumunda, yasal faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere ödenecek faiz.
- Sözleşmenin kurulduğu yer ve tarih.”
TBK Madde 263/2’de ise “Bir taşınırı edinme amacıyla yapılan ödünç sözleşmelerinde satıcının, mülkiyeti saklı tutma kaydı ile birlikte veya bundan bağımsız olarak satış bedeli alacağını ödünç verene devretmesi veya satıcı ile ödünç verenin başka surette anlaşarak, alıcının satış bedelini daha sonra taksitler hâlinde ödemek üzere malın teslimini sağlamaları durumunda, taksitle satışa ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Ödünç sözleşmesinde, taksitle satış sözleşmelerine konulması zorunlu olan hususların yer alması şarttır. Ancak, bunlardan peşin satış bedeli ile toplam satış bedeli yerine, ödünç alınan miktar ile ödünç verene ödenecek toplam ödünç miktarı gösterilir.” olarak ifade edilmiştir.
Motorlu araç satışı özelinde getirilen düzenlemelerin başında ise Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işletenin tanımı yapılmıştır. “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”
Karayolları Trafik Yönetmeliği madde 69’daki düzenlemeye göre “Mülkiyeti muhafaza kaydıyla yapılacak araç satışlarına ilişkin sözleşmeler, herhangi bir noterde yapılabilir, fakat alıcının yerleşim yeri noterliğinde sicile kaydedilir. Bu araçlar da, alıcısı adına tescil edilir ve tescil belgelerine, mülkiyeti muhafazalı olduğuna dair şerh verilir.”
Mülkiyeti Muhafaza Yolu ile Motorlu Araç Satışında Satıcı ve Alıcının Hakları
- Taksitle satış durumunda sözleşmenin alıcıya tesliminden itibaren 7 gün içinde sözleşmeden cayma hakkı söz konusudur.
- Mülkiyeti muhafaza yolu ile gerçekleştirilmiş satış sözleşmesine dayalı motorlu araca haciz konulması halinde, satıcı mülkiyete sahip olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunabilir.
- Alıcının satış bedelini ödemede temerrüde düşmesi halinde, satıcı o güne kadar yapılmış olan miktarı veya taksitleri alıcıya geri verme koşuluyla sözleşmeden dönerek malın iadesini talep edebilir.
- Alıcının satış bedelini ödemede temerrüde düşmesi halinde, satıcı o güne kadar yapılmış olan miktarı veya taksitleri alıcıya geri verme yükümlülüğünü yerine getirmezse alıcı, araç üzerinde hapis hakkını kullanabilir.
Mülkiyeti Muhafaza Yoluyla Motorlu Araç Satışı Hakkında Yargıtay Kararları
- YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2005/11333 K. 2005/11602
“Somut olayda; mülkiyetin saklı tutulması kaydıyla düzenlenen senette yazılı bakiye satış bedelinin ödendiği ve senet alıcısının bu suretle mülkiyeti iktisap ettiği iddia ve ispat edilememiştir.
Öte yandan, anılan bu sözleşme ile yapılan satışta satıcının mal üzerindeki hakkı şahsi değil ayni hak niteliğinde bulunduğundan satıcının istihkak davası açma hakkı vardır. Bu durumda; davalı-alacaklı ( alıcı borçlunun alacaklısı ) böyle bir malın ancak kalan taksitlerini ödemek suretiyle mülkiyet alıcı borçlu üzerine geçtikten sonra bu araçları haczettirmek ve satışını istemek hakkını elde eder.
Mahkemece; davacının seçimlik hakkını kullanarak borçlu hakkında yaptığı icra takibi ile mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinden vazgeçtiği kabul edilmişse de, karara dayanak yapılan Nevşehir 2. İcra Müdürlüğü’ nün 2002/2372 sayılı takip ve buna bağlı Tavşanlı İcra Müdürlüğü’nün 2002/777 Talimat sayılı dosya alacağı; anılan sözleşmeden kaynaklanmamaktadır. Sözleşmede düzenlenen senetteki alacak miktarları ile bu takip konusu senet miktarları birbirinden farklı olup; aynı alacağa ilişkin olmadığı açıktır.
Tüm bu maddi ve hukuki olgular karşısında; mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi alacaklısı davacı 3. kişinin; davalı alacaklıya göre daha üstün bir hakka sahip olduğu; mahkeme kabulünün aksine bu sözleşmeden vazgeçmesinin söz konusu olmadığı ve bu nedenle davalı alacaklının ancak borçlunun kalan borçlarını ödeyerek önce mülkiyetin borçluya geçmesini sağladıktan sonra bu araçları haczettirebileceği dikkate alınarak davacının davasının kabulü gerekirken aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”
Mülkiyeti Muhafaza Kaydıyla Satım Sözleşmesinin İptali ile İlgili Yargıtay Kararı
- YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2015/19569 K. 2016/4539
“Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma karar vermeye yeterli değildir.
Davacı üçüncü kişi tarafından, mülkiyeti muhafaza kaydıyla satım sözleşmesinin iptaline dair açılan davada, borçlu tarafından peşinat dışındaki senet bedellerinin ödenmediği beyan edilmiş olsa da; alıcı-borçlu ve satıcı- üçüncü kişi şirkete ait defter kayıtlarının birlikte incelenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdii ile senet bedellerinin tamamının ödenip ödenmediği hususu üzerinde durularak elde edilen bilgilerin dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
Aracın İşletilmesi ile İlgili Yargıtay Kararı
- YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2005/9048 K. 2006/9892
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3 üncü maddesindeki işleten tanımı `araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işletildiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır.` olarak ifade edilmiştir. Bu hüküm, araç üzerindeki fiili hakimiyet ve iktisaden yararlanma ilkesi dikkate alınarak getirilmiş bir düzenlemedir. Husumet itirazı, davanın her aşamasında, zarar görenler dahil herkese karşı savunma olarak getirilebilir ve mahkemece de esasen re’sen gözetilmesi de gerekir.
O halde mahkemece, dava dışı TEDAŞ’ın, aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işletildiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu mümeyyiz davalı vekilinin kanıtladığı gözetilerek, husumet itirazının kabulü ile davanın bu davalı bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi doğru olmamıştır.”
Blog Yazılarımız: İpotek Nedir?
Stj. Av. Altuğ Eliri
Av. Serhan Cantaş