Kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma yetkisine sahip idarelerin kamulaştırma yapmaksızın başkasına ait bir taşınmaza el atması veya kamu hizmetine tahsis etmesi olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde bazen idareler kamulaştırma işlemi yapmaksızın taşınmazlara el koymakta veya kamu yararına tahsis etmektedir. Bu durumda kamulaştırmasız el atma ile karşı karşıya kalınmaktadır.
Kamulaştırmasız El Atma Davası Şartları
- Kamulaştırma yetkisine sahip bir idare tarafından taşınmaza el atılmalıdır.
Kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilmek için ilk şart el koyan idarenin bu yetkiye sahip olmasıdır. Kamulaştırma Kanunu’nun 2.maddesinde, “Yararına kamulaştırma hak ve yetkisi tanınan kamu tüzel kişileri kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri” ibaresi yer almaktadır. Dolayısıyla örneğin milli eğitim müdürlüğünün el koyması durumunda Milli Eğitim Bakanlığına karşı dava açılacaktır.
El atma fiili veya hukuki el atma şeklinde gerçekleşebilir. Hukuki el atma halinde de malik kamulaştırmasız el atma davası açabilmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki, imar uygulaması sonucu tasarrufu kısıtlanan taşınmazlarda da hukuki el koyma söz konusudur.
- Kamulaştırma işlemi yapılmamış olmalıdır.
Kamulaştırmasız el atmadan bahsedebilmek için gerekli şartlardan biri de idarenin taşınmaza kamulaştırma işleminin yapmamış olmasıdır. Nitekim bu durumda kamulaştırmasız el atmadan bahsedilemez. Kamulaştırmasız el atma davası devam ederken idare tarafından kamulaştırma işleminin yapılması halinde dava reddedilmektedir.
- El koyma daimi ve sahiplenmek amacıyla yapılmalıdır.
El koyan idare işbu taşınmaza sahiplenmek amacıyla daimi olarak yapmış olmalıdır. Bu sebeple eğer geçici el koyma durumu varsa kamulaştırmasız el atma davası değil şartları varsa tazminat davası açılabilir.
Kamulaştırma Hukuku Dava Türleri
Kamulaştırmasız el atma davaları 3 grupta incelenebilir;
- El atmanın önlenmesi davası
- Tazminat davası
- Tazminat karşılığı bedel davası
1. El Atmanın Önlenmesi Davası
Malik, idarenin kamulaştırmasız el attığı taşınmaz için el atmanın önlenmesi davası açabilir. Alacağı hükümle birlikte idareyi işbu taşınmazdan çıkarabilir. Dava görülürken idarenin taşınmazı kamulaştırabileceği gibi, malik de davanın herhangi bir aşamasında bu davayı ıslah ile taşınmaz karşılığı bedel davasına dönüştürebilir.
İdare bazen taşınmaza el atmakla birlikte üzerine yapı inşa edebilir, taşınmaza zarar verebilir. Bu durumlarda da idareye verilecek bir dilekçe ile dava açılmaksızın hasar onarılmaktadır. Ancak bazı durumlarda bu onarıma idarenin gücü yetmeyebilir. Bu durumda Yargıtay kararlarında görüldüğü üzere, müdahale edilen bölümün ifrazı ve iptali ile bu bölümün tapusu idare adına tescil edilecektir.
2. Tazminat Davası
Mal sahibi taşınmazı idareye devretmek istemeyip sadece verilen zararın tazminini talep edebilir. Bu durumda tazminat davası açılmaktadır. Tazminat davası olayın niteliğine göre idari yargıda açılabileceği gibi adli yargıda tazminat ya da ecrimisil davası olarak da açılabilir.
a) İdari Yargıda Açılacak Tazminat Davaları
İdarenin yaptığı plan ve projeye göre kamu hizmeti sunarken fertlere vermiş olduğu zararların tazmininde idari yargı görevlidir. İmar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında açılacak davalarda idari yargı görevlidir.
b) Adli Yargıda Açılacak Tazminat Davaları
Yargıtay’ın içtihadı birleştirme kararına göre, idarenin kararsız, plansız, projesiz ve haksız olarak taşınmaza el atmış ve bu taşınmaza zarar vermiş ise bu durumda açılacak tazminat davalarında adli yargı görevlidir. Yine eğer idare bir karar vermiş ve buna göre plan ve proje yapmış fakat buna aykırı hareket ederek taşınmaza zarar vermişse yine adli yargı görevli olacaktır.
3. Taşınmaz Karşılığı Bedel Davası
Malikin taşınmazın tapusunun idareye verilmesi karşısında bedelini istemesi de mümkündür. Bu dava ile malik taşınmazın idareye devrine razı olmakta karşılığında ise bedelini istemektedir.
Mülkiyet hakkı ile ilgili olduğundan ve bedeli karşılığı taşınmazın mülkiyetinin devri söz konusu olduğundan bu davada adli yargı görevlidir. Taşınmazın el koyma tarihindeki cinsi ve nevi dikkate alınarak dava açıldığı tarihteki rayiçlere göre taşınmaza değer biçilmekte ve faiz dava tarihinden itibaren işlemektedir.
Dava sonunda hakim bedelin malike dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verir. Faiz için talep şarttır.
Kamulaştırma Dava Zamanaşımı
Kamulaştırmasız el atma davalarında, Kamulaştırma Kanunu m.38’e göre 20 yıllık hak düşürücü süre söz konusuydu. Ancak, Anayasa Mahkemesi, Kamulaştırma Kanunu m.38’i iptal ederek hak düşürücü süreyi kaldırmış olduğundan her zaman dava açılabilmektedir.
Blog Yazılarımız: ARSA KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNDE MÜTEAHHİDİN AYIBA KARŞI SORUMLULUĞU
Av. Nagehan KOÇER