GÖZALTINA ALMA
GİRİŞ
Ceza yargılaması sürecinde delilleri ele geçirmek, maddi gerçeğe ulaşmak ve verilen kararın daha etkin bir şekilde sağlanması amacıyla birtakım tedbirlere başvurulmaktadır. Ceza muhakemesinin yapılmasını veya yapılan muhakemenin sonunda verilecek kararların kağıt üzerinde kalmamasını ve muhakeme masraflarının karşılanmasını sağlamak amacıyla yetkili merci tarafından gecikmede sakınca bulunan hallerde, geçici olarak başvurulan ve hükmün verilmesinden önce bazı temel hak ve hürriyetlere müdahaleyi gerektiren kanuni çarelere koruma tedbirleri denir.
Koruma tedbirleri geçici olup; bu tedbirle istenen amaca ulaşıldığında derhal sona erdirilmelidir. Koruma tedbirleri bir amaç değil; araçtır. Soruşturma veya kovuşturma aşamasında gerçekleştirilmesi mümkündür. Arama, el koyma, yakalama, gözaltına alma, iletişimin denetlenmesi, tutuklama vs. koruma tedbirlerinden bazılarıdır. Bu yazımızda gözaltına alma tedbiri üzerinde duracağız.
GÖZALTINA ALMA
Gözaltına alma, kanunun verdiği yetkiye göre, yakalanan kişinin hakkındaki işlemlerin tamamlanması amacıyla, yetkili hâkim önüne çıkarılmasına veya serbest bırakılmasına kadar kanuni süre içinde sağlığına zarar vermeyecek şekilde özgürlüğünün geçici olarak kısıtlanıp alıkonulmasını ifade etmektedir. Böyle kanuni bir yetkinin tanınmadığı hallerde söz konusu koruma tedbiri hukuka aykırı olacaktır. Önemle belirtmek gerekir ki gözaltına alma koruma tedbiri zorunlu bir nitelik taşımayıp ihtiyaridir.
Gözaltı tedbiri, yakalanan kişinin yakalama anından başlar; yetkili hakimin önüne çıkarılması veya yakalanan kişinin serbest bırakılmasıyla sona erer. Kişinin fiilen denetime alındığı an yakalandığı an olarak kabul edilir. Gözaltı kararı uyarınca gözaltına alınan kişinin özgürlüğü ancak geçici süreyle sınırlandırılabilir. Bu süre kanunda hükme bağlanmış olan süredir ve uzatılamaz. Yakalanarak gözaltına alınan kişi ne tutuklu ne de hükümlü sayılmadığı için hiçbir şekilde ceza infaz kurumlarına sevk edilemez. Yakalanan kişi gözaltı süresi boyunca nezarethanede kalır.
GÖZALTINA ALMAYI GEREKTİREN HALLER
1. Serbest Bırakılmayan Yakalanan Kişinin Gözaltına Alınması
Bir suçtan dolayı yakalanan kişi Cumhuriyet Savcısı tarafından bırakılmazsa soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Eğer soruşturma tamamlanmış ise verilen gözaltına alma kararı hukuka aykırı hale gelir. Gözaltına alma tedbiri, soruşturma açısından zorunlu olması ve ilgili kişinin söz konusu suçu işlediğine dair somut delillerin bulunması halinde mümkündür.
Yakalama Müzekkeresine Dayanan Gözaltına Alma
Yakalama emri;
Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimliğince Tutuklama isteminin reddi üzerine yapılan itirazlarda, itirazın kabulü ile tutuklanan kişi hakkında asliye veya ağır ceza mahkemesince yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet Savcısınca kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında mahkemece verilir.
Belirtilen bu hallerde verilen yakalama emri, kolluk güçlerine kişiyi yakalama ve Cumhuriyet savcısının emriyle gözaltına alma yetkisi verir. Cumhuriyet savcısı, gözaltı kararını yazılı olarak verir. Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında gözaltına neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle gözaltına alma işlemi uygulanamaz.
GÖZALTINA ALINAN KİŞİNİN HAKLARI NELERDİR?
- Gözaltına alınan şüphelinin kendisine isnat edilen suçu öğrenme hakkı.
- Kanunda belirtilen süreler içerisinde hakim önüne çıkarılma.
- Gözaltı kararının uzatılmasına ilişkin karara itiraz etme.
- Avukatla görüşme hakkı.
- Gözaltına alınan kişinin ifadesi alınmadan önce ve her halde müdafiden yararlanma hakkının olduğunun hatırlatılması gerekir.
- Yakınlarına haber verilmesi
- Sağlık durumunun bozulması halinde tedavi edilme.
- Hasımlarla aynı nezarethanede bulunmama.
- Lehe olan delilleri ileri sürme hakkı
- Gözaltına alınan şüphelinin ifadesinin alındığı sırada lehine olan delilleri ileri sürme ve toplanmasını talep etme hakkı bulunmaktadır.
- Beslenme, tuvalet, temizlik gibi zorunlu ihtiyaçların karşılanması.
- Birden fazla avukatın yardımından yararlanma.
- Müdafi seçebilecek durumda olmaması halinde barodan avukat talep etme.
- Susma hakkı
- Gözaltına alınan kimseye bu işleme maruz kalmasının sebepleri genel olarak bildirilmeli ve hangi suçlarla suçlandığının açıklanması gereklidir.
Kişinin susma hakkı anayasal bir haktır, konuşmaya veya ifade vermeye zorlanamaz. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.
GÖZALTINA ALMA SÜRESİ NE KADARDIR?
Bireysel suçlarda gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz. Gözaltı süresi, kişinin yakalanması anından itibaren hesaplanır.
Örgütlü veya toplu suçlarda gözaltı süresi ise, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı bireysel suçlarda 24 saat olan gözaltı süresini, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasını yazılı olarak emir verebilir. Toplu suç, aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu ifade eder. Örgütlü suç ise, üç veya daha fazla kişinin sıkı bir ilişki içinde süreklilik, hiyerarşik yapı ve iş bölümü içerisinde, süreklilik arz eden sıkı bir ilişki içerinde bir araya gelmesidir.
Suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirlerinin gözaltına alma kararıyla aşağıdaki suçlarda 24 saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylarda suçüstü hallerinde kolluk amirlerinin talimatıyla gözaltına alınan şüpheli en geç 48 saat, toplu suçlarda ise en geç 4 gün içinde hakim önüne çıkarılır.
- Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar
- Kasten ve taksirle öldürme
- Kasten yaralama
- Cinsel saldırı
- Çocukların cinsel istismarı
- Hırsızlık
- Yağma
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti
- Fuhuş
- Kötü muamele
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda yer alan suçlar
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33.maddesinin birinci fıkrasının a bendinde belirtilen suçlar.
- 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’na dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme
- 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3.maddesinde belirtilen kaçakçılık suçları
GÖZALTI KARARINA VEYA SÜRESİNİN UZATILMASINA İTİRAZ
Gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı; yakalanan şüpheli kişi, şüphelinin avukatı, şüphelinin kanunî temsilcisi, şüphelinin eşi, şüphelinin birinci veya ikinci derecede kan hısımı hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine itiraz edebilir.
Sulh ceza hakimi gözaltına itiraz üzerine incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet 24 saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da gözaltına alınanın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.
GÖZALTINA ALMA İLE İLGİLİ ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Yeni Delil Olmaksızın Gözaltına Alma Halinde Anayasa Mahkemesi Kararları
Somut olayda, İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2014/53 sorgu sayılı kararıyla başvurucular Kürşat Durmuş, Ramazan Bolat, Ömer Köse, Osman Özgür Açıkgöz ve Erkan Ünal’ın sorguları yapılmadığından serbest bırakılmalarına karar verilmiştir. Başsavcılığın bu karara itiraz etmesi üzerine İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 8/8/2014 tarih ve 2014/749 Değişik İş sayılı kararı ile itirazı kabul ederek başvurucular hakkında yakalama kararı çıkartmıştır. Yakalama kararının gerekçesi incelendiğinde, 5271 sayılı Kanun’un 91. maddesinin (5) numaralı fıkrasında öngörülen “yeni ve yeterli delil elde edilmesi” koşulunun bulunduğuna ilişkin herhangi bir ifadenin bulunmadığı görülmektedir.
Anayasa’nın 19. maddesinin amacı bireyi keyfi bir şekilde özgürlüğünden alıkoymaya karşı korumak olup, maddede öngörülen istisnai hâllerde kişi özgürlüğüne getirilecek sınırlamaların maddenin amacına uygun olması ve keyfi uygulamaya yol açmaması gerekir. Bu nedenle Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan hürriyetten yoksun bırakmanın şekil ve şartlarının kanunda gösterilmesi kuralı gereğince, başvurucunun özgürlüğünden yoksun bırakılması ancak “kanuni” dayanağı bulunduğu taktirde söz konusu olabilir. Kanunun özgürlükten yoksun kılmaya izin verdiği hâllerde ise, hukuk devleti ilkesi gereği, keyfiliği önlemek için, uygulanmasında yeterli ölçüde erişilebilir, kesin ve öngörülebilir olması zorunludur.
Somut olaydaki uygulama Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “tutuklamanın kanuniliği” ilkesine aykırıdır. Sorgu işlemi yapılmaksızın serbest bırakılan ve sonrasında yeni bir delil elde edilmemesine rağmen yakalama kararı çıkarılmasının kabul edilmesi, tüm bireylerin, Kanun’da yeri olmayan keyfi bir biçimde kamu makamlarınca özgürlüklerinden alıkonulmalarına sebebiyet verebilir. 5271 sayılı Kanun’un 91. maddesi gereğince, sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan başvurucuların, hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmemesine rağmen aynı nedenlerle yakalanmaları, başvurucuların özgürlüklerinin Kanun’a aykırı bir uygulama ile kısıtlanması sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Gözaltına Alma Süresi İçinde İnsani Olmayan Koşullara Tabi Tutulma Anayasa Mahkemesi Kararları
Başvurucu; 10 m² olan nezarethanede dokuz gün boyunca on bir kişiyle kaldığını, pencerenin, havalandırma sisteminin ve ışıklandırmanın bulunmadığını, yanmayan kaloriferler nedeniyle nezarethanenin soğuk olduğunu, iki bank dışında yatmak ve oturmak için yeterli yer bulunmadığını, nezarethanenin çok kirli olduğunu, duş alma ve çamaşır değiştirme imkânının bulunmadığını, verilen gıdanın günlük ihtiyacın çok altında kaldığını, bu koşulların iyileştirilmesini, düzeltilmesini ve gözaltı süreci sona erdikten sonra bu koşullardan kaynaklanan zararlarının tazmin edilmesini sağlayacak bir hukuk yolu bulunmadığını ileri sürerek kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Nezarethanedeki tutma koşullarının yetersizliğine ilişkin şikâyetlerin çözüm yerinin idari yargı makamları olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş Nebahat Baysal Gül kararı doğrultusunda idare mahkemelerinin başvurucunun tutulma koşullarını tespit ederek ileri sürülen iddiaların doğruluğunu idare hukuku ilkeleri gereğince değerlendirip ulaştığı sonuca göre meselenin esasına ilişkin bir karar vermesi gerekir. Somut olayda İdare Mahkemesinin başvurucunun kötü muamele iddiasına temel teşkil eden tutulma koşullarını araştırarak sonucuna göre başvurucunun zararının tazmin edilip edilmeyeceğine karar vermek yerine Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen içtihadıyla bağdaşmayacak biçimde davayı görev yönünden reddettiği görülmüştür.
Kötü muamele yasağıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA oybirliğiyle karar verildi.
Blog Yazılarımız:
Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması
Stj. Av. Rümeysa Özatlı
Av. Serhan Cantaş