Hekimin hastanın bedensel ve ruhsal sağlığına kavuşması ya da sağlığını koruması amacıyla yapmış olduğu müdahaleyi tıbbi müdahale olarak kabul edilmektedir. Hekimin hastanın üzerinde, beden bütünlüğüne yönelik yaptığı tıbbi müdahaleler kişilik hakları kapsamında kişinin beden bütünlüğü üzerindeki kişiye sıkı sıkıya bağlı olan kişilik hakkına yönelik bir müdahaledir.
Hekimin hastaya tıbbi müdahalesi, hastanın iyileşmesini sağlamakla birlikte bazen tam aksi sonuçlar doğurabilmektedir.
Mevzuatta, hekimlerin hukuki sorumluluğunu düzenleyen özel bir hüküm yoktur, ama bu, hekimlerin hukuki sorumluluklarının bulunmadığı anlamına gelmez. Türk Ceza Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi genel kanunlarda yer alan bazı hükümler ve sağlık hizmetlerini düzenleyen özel düzenlemelerde de hekimin sorumluluğuna yönelik düzenlemeler bulunmaktadır. Hekimler, hata, ihmal ve kusurlarıyla hastaya verdikleri zararlardan Ceza Hukuku hükümlerince şahsen sorumludurlar, aynı zamanda Borçlar Kanunu hükümlerine göre mal varlıklarından tazmin etmekle de sorumlu tutulabilirler.
Hekimlik mesleği konulu açılan tazminat davalarında, davalı hekimin özel sektöre ya da devlet ile diğer kamu tüzel kişilerine ait sağlık kurumlarında (kamu hastanelerinde) çalışıyor olması davaya uygulanacak yargılama usulü yönünden farklılık yaratır.
Tıbbi Hata Nedeniyle Tazminat Davası
Kamu hastanelerinde çalışanlar, kamu görevlisi statüsündedirler. Kamu hastanesine başvuran hasta ile hastane yönetimi ve hekim arasında özel hukuk ilişkisi kurulmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kurumlarında devlet memuru olarak çalışan hekimin, ilgili kamu kuruluşunda kamu hizmeti gördüğü; hekimle hasta arasında bir ilişkinin kurulmadığı kabul edilmektedir.
Devlete ya da diğer kamu tüzel kişilerine ait sağlık kurumlarında, hekimin hastalara vermiş olduğu zarardan asıl sorumlu devlettir. Zarar gören kişi devlete veya kamu kuruluşuna karşı uğradığı zararın tazmini içi tam yargı davası açabilir. Bu durum 1982 Anayasası’nda düzenlenmiştir. Anayasa madde 40/3 hükmüne göre, kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar devletçe tazmin edilir. Devlete ait sağlık kurumlarında çalışan hekim, serbest çalışan hekimler gibi, hastayı tedavi etmek ve tıbben gerekli olanı yerine getirmekle yükümlüdür. Hekim, teşhis ve tedavide gereken dikkat ve özeni göstermek zorundadır.
- Hasta, uğradığı zarara karşı, maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Hastanın ölümü halinde tazminat davasını, hastanın mirasçıları, yakınları ve destekten yoksun kalanlar da açabilir.
- Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kurumlarında çalışan hekim hastasına zarar verirse, dava devlet ya da alakadar idare aleyhine açılır. Fakat, devlet ya da ilgili idare ödediği tazminat için, hekimin kusurunu, ihmalini tespit ederse, hekime rücu davası açabilir.
- Tedavinin zararlı sonucu dolayısıyla kamu görevlisi hekimin görevden ayrılabilir kusuru varsa hakkında adli yargıda ve doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir.
Hasta hem maddi hem manevi zararının tazminini isteyebilir.
Doktorun Kusuru Sonucunda Maddi Tazminat Davası
Maddi tazminat; ilave tedavi masrafları, yeniden yapılacak teşhis ve tedavi masrafları, hastanın erken taburcu edilmesi ve teşhiste gecikme sonucu oluşan zararı, ameliyat, doktor, ilaç, hastane, ulaştırma gibi masraflar olabilir.
Kişi tıbbı müdahale sonucu çalışma yeteneğini kaybetmiş de olabilir. Kazanç kaybı, tıbbi müdahale sonucu iş yerini kapanması sebebi ile de maddi tazminat davaları açılabilir.
Doktorun Kusuru Sonucunda Manevi Tazminat Davası
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan eksilmedir. Hukuka aykırı bir olay sonucunda kişinin duyduğu manevi ve bedensel ıstırap, acı, hayat zevkinden azalmadır.
Manevi tazminat, kişinin uğradığı bu zararı dindirmek ya da hiç olmazsa biraz azaltmak içindir.
Görevli mahkeme idare mahkemesidir. Ancak hekimin kişisel kusuru varsa, idare bundan sorumlu olmadığı için hekime hukuk mahkemesinde dava açılabilir.
Özel Hastane Hekiminin Kusuru Tazminat Davası
Özel hastanede hizmet sözleşmesi ile çalışan hekimlerin kusurlu hareketlerinden hastane sorumlu tutulmaktadır. Hekimin özel hastanede hizmet sözleşmesi ile çalıştığı durumlarda hekimin sorumluluğu, kural olarak, haksız fiil sorumluluğudur. Zira, belirtilen durumlarda, hekimle hasta arasında önceden kurulmuş bir sözleşme ilişkisi mevcut olmadığı gibi, hekim hastadan ücret almamakta, hasta da hekimi seçememektedir.
Özel hastanelere açılacak davalar adli yargıda görülür. Özel hastaneler ile serbest çalışan hekimler tarafından yerine getirilen, tıbbı müdahaleden kaynaklanan davalara tüketici mahkemeleri bakar. Tüketici mahkemelerinde açılacak davalarda harçlar düşük olduğu için, davacının talep ettiği tazminat miktarı üzerinden harç hesaplanmayacak olması davacı hasta lehine bir durumdur.
Hasta doğruca hekime başvurmak yerine bir hastaneye giderse, gittiği hastanede önceden seçtiği hekim yoksa, hastane heyetinin görevlendirdiği hekime muayene olur; burada doğrudan ilişki hasta ile hekim arasında değil, hasta ile hastane arasında kurulmuş olur.
Hekimin Tazminat Sorumluluğunun Kapsamı
Tazminat sorumluluğu özel hukuk yaptırımı olarak düzenlenmektedir. Hekimin tıbbi müdahaleden doğan özel hukuk sorumluluğu ve bununla birlikte tazminat sorumluluğu Türk Hukuk sisteminde kanunlar içinde değerlendirilmektedir.
Hekimin sorumluluğunun kaynağı; haksız fiil, sözleşmeye aykırılık ve vekaletsiz iş görmedir. Hatası nedeniyle hekimin sorumlu tutulabilmesi için; bir sözleşmenin varlığı, sözleşmenin ihlal edilmiş olması, ihlalde hekimin kusurunun olması, hastanın ihlal nedeniyle zarara uğramış olması ve zarar ile kusurlu fiil arasında illiyet yani nedensellik bağının olması şarttır.
Sözleşmenin ihlal edilmiş olması, hekimin sözleşmeden doğan borçlarını yerine getirmemiş olması demektir. Doktorun asli borcu hastalık tanısı koymak ve tedavi etmektir. Hastalık tanısı koymada özen göstermeyen, gerekli araştırmaları yapmayan, mesleki eksikliği nedeniyle araştırmaları yanlış yorumlayan, mesleki acemilik gibi nedenlerden ötürü bu borcu ihlal etmesi hukuki sorumluluğunun doğmasına sebep olur.
Sözleşmeyi ihlal eden davranışta hekimin kusurunun bulunması gereki4ki4r. Bu kusur kast veya ihmal sonucu ortaya çıkabilir. Gerekli özeni göstermemesi ihmalini doğururken, bilerek ve isteyerek sözleşmeyi ihlal etmesi kastını doğurur.
Hekimin kusurlu olarak sözleşmeyi ihlal etmiş olmasından dolayı hastanın zarar görmüş olması gerekmektedir.
Hastanın gördüğü zarar ile hekimin davranışı arasında illiyet bağının yani nedensellik bağının var olması bir diğer şarttır.
Sorumluluğun Yasal koşulları şunlardır;
1) Fiilin hukuka aykırı olması
2) Zararın doğmuş olması
3) Kusurlu bir davranışın bulunması
4) Zarar ile sonuç arasında nedensellik bağı
Özel hukukta, her türlü kusur haksız fiil kabul edilir ve kusurlu kişi bu zararı ödemekle yükümlüdür.
Tazminat davası adı verilen bu davanın açılması ve zararın ispatı hasta veya yakınına düşer.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kamuda çalışan doktorların müdahaleleri sebebiyle idare aleyhine dava açılır. Bu durumda devlet kusuru oranında kendi memuruna rücu eder. (hizmet kusuru). Tıbbi kötü müdahale sonucu oluşan zararlardan dolayı, idareye karşı açılacak davalarda özellikle ağır hizmet kusuru aranmaktadır. (idari yargı)
Kamu hastanelerinde çalışan hekimlere yönelik doğrudan doğruya tazminat davası açılamamaktadır. İdare aleyhine ve genel görevli idare mahkemesinde dava açılacak, eğer doktorun kişisel kusuru tespit edilirse, idare doktora, kusuru oranında Asliye Hukuk Mahkemesinde rücu davası açabilecektir.
Özel hastanede ya da özel muayenehanede gerçekleştirilen bir müdahaleden zarar varsa; tazminat davası Adli Yargıda açılır.
Vekâlet ve eser sözleşmesine dayalı tıbbi müdahalelerdeki uyuşmazlıklar Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamındadır ve bu davalar tüketici mahkemelerinde görülecektir.
Yetkili mahkeme : Davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Haksız fiilden dolayı bir dava açıyorsak; (HMK) Haksız fiilin işlendiği, zararın meydana geldiği ya da zararın oluşabilme ihtimalinin bulunduğu yer ve zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi seçimlik yetkili mahkemelerdir.
Hekimin Kusuru Davaları Zamanaşımı
Doktor – Hasta – Vekalet sözleşmesi ve 5 yıllık zamanaşımına tabidir.
Hasta – Hastane – Hizmet Sözleşmesi ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir.
Taksirli suç teşkil etmesi durumunda, daha uzun olan ceza zamanaşımı süresi kullanılır.
Eğer ki tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanıyorsa, hastanın zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içerisinde tazminat davasının açılması gerekmektedir. Ancak haksız fiil ayrıca suç teşkil ediyorsa ve Türk Ceza Kanunu bu suç için belirtilen zamanaşımı sürelerinden daha fazla bir zamanaşımı süresi öngörüyorsa, bu durumda Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen zamanaşımı süreleri göz önüne alınacaktır.
Tazminat Miktarı Nasıl Hesaplanır?
Kişinin uğradığı maddi zararın hesaplanması yani tazminat hesaplama genelde bilirkişiler aracılığıyla yapılmaktadır.
Blog Yazılarımız: MANEVİ TAZMİNAT DAVASI NEDİR? HANGİ DURUMLARDA AÇILABİLİR?
Ankara Avukat
Stj. Av. Sümeyye Nur Karakuş
Av. Serhan Cantaş