Depremden Doğan Zararların Tazmini Davası – Deprem Tazminatı Davası

Deprem nedeniyle binanın yıkılması veya hasar görmesi durumunda tazminat davası, haksız fiil sorumluluğuna dayalı olarak açılabilir. Yüklenici, denetçi vb. gibi yapının kötü yapılmasında her tür kusuru veya sorumluluğu, ihmali bulunan kişiler, binada yaşasa da yaşamasa da o bina nedeniyle zarar gören herkese karşı sorumlu olur, bu kişilere karşı tazminat davası açılabilir.  Haksız fiillerden doğan sorumluluk Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre;

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”

Yapı malikinin sorumluluğu da TBK madde 69’da düzenlenmiştir. Buna göre;

“Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.

İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.

Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.”

Tazminatın Belirlenmesi ve İndirilmesi

Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. Maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;

Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.

Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.

Ölüm ve Bedensel Zararların Tazmini

Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

  1. Cenaze giderleri.
  2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
  3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.

Bedensel zararlar özellikle şunlardır:

  1. Tedavi giderleri.
  2. Kazanç kaybı.
  3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
  4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.

Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.

Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.

Zorunlu Deprem Sigortasından Doğan Tazmin Hakkı

Doğal Afet Sigortaları Kurumu, DASK kapsamında bulunan tüm yapılar için, depremden dolayı meydana gelen maddi hasarlar nedeniyle 640.000 TL üst sınırına kadar olacak şekilde ev sahibine teminat ödemekle mükelleftir.

Afet Sigortaları Kanunu 13. maddeye göre “Zorunlu deprem sigortası bulunan ve deprem nedeniyle hasar gören binalara ilişkin tazminat, gerekli bilgi ve belgeler ile hasar tespitinin tamamlanmasını müteakip en geç otuz gün içinde ödenir”.

Tazminat Davalarında Zamanaşımı Süreleri

  • Binada oluşan zarar satıcının veya yüklenicinin ağır kusurundan kaynaklıysa 20 yıl.
  • Binada oluşan zarar satıcının veya yüklenicinin ağır kusuru bulunmuyorsa taşınmazlar için 5 yıl, taşınırlar için 2 yıl.
  • Sigorta tazminatının muaccel olmasından itibaren 2 yıl ve her şekilde rizikonun gerçekleşme sinden itibaren 6 yıl.
  • Kullanma izninin alınmasından itibaren yapının taşıyıcı sistemi için 15 yıl, taşıyıcı olmayan kısımları söz konusu ise 2 yıl.
  • Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan haksız fiile dayalı olarak zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her hâlükârda deprem tarihinden itibaren 10 yıl.

Deprem Doğan Zararların Tazmini ile İlgili Yargıtay Kararları


  • YARGITAY 3. HD., E. 2016/16210 K. 2018/10351 T. 22.10.2018

“Mahkemece; davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile,davacı K6 için hesap edilen 119.944,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı K6’ya verilmesine;davacı K7 için hesap edilen 1.663,86 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı K7’a verilmesine;davacı K8 için hesap edilen 1.876,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı K8’a verilmesine;davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne,30.000 TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı K6’ya verilmesine;15.000’er TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacılar K7 ve K8’a verilmesine;fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş,hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.”

  • YARGITAY 13. HD., E. 2010/11775 K. 2011/2707 T. 24.02.2011

“Davacı, davalı yüklenici tarafından ayıplı olarak inşa edilen konutun 17.8.1999 depreminde yıkılmış olması nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda taşınmazın satış bedelinin 30000-37500 TL 2010/11775 2011/2707 aralığında olduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapor ases alınarak hüküm kurulmuştur. Davalı bu rapora arsa payı esas alınmaksızın hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürerek itiraz etmiştir. Arsa payı tapusu davacı üzerinde kaldığı için hesaplama yapılırken arsa payı hariç olarak serbest piyasa rayici bulunmalıdır. Alınan bilirkişi raporunda hesaplamaya arsa payının dahil olup olmadığı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Mahkemece arsa payı hariç taşınmazın serbest piyasa rayicinin hesaplanması konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.”

Blog Yazılarımız: Manevi Tazminat Davası Nedir? Hangi Durumlarda Açılabilir?

Stj. Av. Altuğ Eliri
Av. Serhan Cantaş