Boşanma davası, dava yoluyla ancak mahkeme kararı ile gerçekleşir. Boşanma nedeni gerçekleştiği takdirde, dava hakkı olan eş mahkemeye başvurarak boşanmayı talep edebilecektir. Ancak belirtmek gerekir ki boşanma sebebi davanın açılmasından önce gerçekleşmiş olmalıdır, dava açıldıktan sonra gerçekleşen boşanma sebebi ancak yeni bir boşanma davasına konu olabilecektir.
Boşanma davaları anlaşmalı ve çekişmeli boşanma olarak iki şekilde açılabilecektir.
Çekişmeli Boşanma Davası Nedir?
Çekişmeli boşanma davası, Türk Medeni Kanunun 161 ve 167 maddeleri arasında düzenlenen “genel” ve “özel” boşanma sebeplerine dayanılarak açılabilecektir. Bunlar:
Genel Boşanma Sebepleri:
Genel boşanma sebepleri kanunda sınırlı sayıda değildir. Bu sebeple bu boşanma sebebine birçok sebep konu olabilir. “Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması” neticesine yol açan her olay genel boşanma sebebi olarak nitelendirilebilecektir. Bunlar; şiddetli geçimsizlik, cinsel ilişkiye girmeme, tehdit, hakaret, eşe ve aile bireylerine kötü muamele ve tartışma gibi birçok husus genel boşanma sebebi olabilir.
Özel Boşanma Sebepleri:
Özel boşanma sebepleri kanunda sınırlı sayıdadır. Burada sayılan sebepler dışında özel boşanma sebebine dayalı boşanma davası açılamayacaktır. Bunlar:
- Zina
- Hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme
- Terk
- Akıl Hastalığı
Boşanma Davasının Tarafları Kimlerdir?
Boşanma davası ancak eşler tarafından açılabilir. Temsil yoluyla boşanma davası açılamaz. Dava açmak isteyen eş, sınırlı ehliyetsiz olsa bile boşanma davası açabilecektir, kanuni temsilcisinin onayına gerek yoktur. Aynı şekilde sınırlı ehliyetsiz eşe karşı boşanma davası açıldığında da kanuni temsilcisi olmadan savunmasını yapabilir. Davayı kabul edebileceği gibi anlaşmalı boşanma yoluna da gidebilir.
Tam ehliyetsiz olan kişiye yani ayırt etme gücü olmayan kişiye karşı boşanma davası açıldığında bu kişiler yasal temsilcileri tarafından temsil edilecektir. Eğer kanuni temsilcisi yoksa davaya devam etmesi için kendisine kanuni temsilci atanır.
Davacı eş, davalı eşin vasisi ise vesayet makamı davacı eşi vasilikten alınacaktır ve yerine kayyım atanacaktır.
Boşanma Davasında Alınacak Geçici Önlemler Nelerdir?
Boşanma davası açılmasıyla eşler arasındaki evlilik birliği sona ermese de bu andan itibaren eşlerin aynı evde yaşaması kendilerinden beklenemeyeceğinden boşanma davası açılmasıyla birlikte bazı önlemlerin alınması gerekir. Hakim bu konuda re’sen düzenleme yapabilecektir ve tedbirler alabilecektir. Bu husus Türk Medeni Kanunu m. 169’da düzenlenmektedir:
- TMK M. 169 – Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.
Alınacak önlemler şunlardır:
- Eşlerin barınması ve geçimine ilişkin önlemler
- Çocuklara ilişkin önlemler
- Eşlerin mallarına ilişkin önlemler
Hakim, bütün hal ve şartları, eşler ve çocukların menfaatlerini gözeterek ortak konutta kimin kalacağına karar verecektir.
Bir eşin geçimi için diğer eşin katkı yapması Tedbir Nafakası olarak nitelendirilir. Lehine nafakaya hükmolunacak eş, davalı ya da davacı eş olabilir. Yani boşanma davasını açmış olan davacı eş lehine dahi tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Sadece geçici bir tedbir olduğu için tarafların kusuru da aranmayacaktır. Tarafların mali durumları dikkate alınarak tedbir nafakası miktarı belirlenecektir. Lehine tedbir nafakasına hükmolunabilmesi için nafaka öngörülecek eşin düzenli ve yeterli bir gelirinin olmaması gerekmektedir. Tedbir nafakası kararı, boşanma davasının açıldığı andan boşanma kararının kesinleşene kadar devam eder. Tedbir kararı devam ederken tarafların mali durumlarında değişiklik meydana gelirse hakim her zaman değişiklik yapabilecektir. Örneğin; lehine nafakaya hükmedilen eş çalışmaya başlarsa nafaka kaldırılabilir.
Hakim, eşlerin mallarının yönetimine ilişkin tedbirler de alabilir. Taraflar arasındaki mal rejimine ilişkin önlemler alınabilecektir.
Çocukların hangi eşle birlikte kalacağı, diğer eşin kişisel ilişkisi, çocuklar için iştirak nafakası miktarı hakim tarafından re’sen belirlenecektir.
Boşanma Davası Sonucunda Verilecek Kararlar Neler Olabilir?
Boşanma davası sonucunda hakim 2 şekilde karar verebilir. Bunlar:
- Ayrılık Kararı
- Boşanma Kararı
Ayrılık Kararı: Ayrılık, evlilik birliğini sona erdirmeden mahkeme kararı ile ortak hayata belirli bir süre ara verilmesidir. Ayrılık, evliliği sona erdirmez. Ayrılık süresi en az 1, en fazla 3 yıl olabilir. Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Süre kararın kesinleşmesi ile işlemeye başlar.
Davacı eş, sadece ayrılık istemişse mahkeme boşanmaya karar veremez. Ortak hayat yeniden tesis edilemeyecek şekilde temelden sarsılmış olsa dahi eğer davacı “ayrılık” talep etmişse bu durumda boşanmaya karar verilemez. Ancak boşanma talep edilmişse, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu durumlarda dahi hakim boşanma yerine ayrılığa da karar verebilecektir.
Ayrılık süresince taraflar mahkeme kararı ile ayrı yaşama hakkına sahip olacaklardır. Ancak ayrılık kararı olsa dahi evlilik birliği devam ettiğinden, eşlerin evlilik birliğine dair yükümlülükleri de devam edecektir. Ayrılık kararında, ortak konuttan kimin ayrılacağına ve hangi eşin ne miktarda nafaka ödeyeceğine de karar verilir. Bu sebeple çocukların hangi eşle kalacağı, diğer eşin ödeyeceği iştirak nafakası ve çocuklarla kurulacak kişisel ilişkiyi de mahkeme tarafından karara bağlanacaktır. Ayrılık süresi bittiğinde ayrılık durumu kendiliğinden kalkacaktır ve bundan sonra isteyen eş boşanma davasını açabilecektir. Ancak belirtmek gerekir ki eğer ayrılık süresi içinde herhangi bir boşanma sebebi gerçekleşirse (zina, hayata kast vs.) boşanma davası açabilmek için ayrılık süresinin bitmesini beklemek gerekmeyecektir, kişi ayrılık süresi içinde de bu nedenlere dayanarak boşanma davasını açabilecektir.
Boşanma Kararı: Boşanmanın şartlarının gerçekleştiği tespit edilirse ve boşanma sebebi ispatlanırsa hakim boşanmaya karar verecektir. Boşanma hakkı dava yoluyla kullanılır. Evlilik ancak mahkemenin vereceği boşanma kararının kesinleşmesiyle sona erer.
Eşlerin Durumu;
Boşanma kararının kesinleşmesiyle mevcut evlilik şeklindeki evlenme engeli ortadan kalkar. Taraflar kararın kesinleşmesinden itibaren yeniden evlenebilirler.
Evlenme kişiyi ergin kılar. Evlenmekle ergin olan kişi boşansa dahi bu erginliği korur.
Boşanma Davasında Mal Paylaşımı, taraflar arasında kanuni veya sözleşme ile kabul edilen mal rejiminin de sona ermesi sonucu doğurur.
Boşanma Sonucu Eşlerin Miras Hakları
Boşanan eşler birbirlerinin yasal mirasçısı olamayacaktır. Karı-koca olma durumu sona ermiş olduğu için yasal mirasçılık sıfatı da ortadan kalkacaktır. Boşanmadan önce eşlerin birbirleri lehine yapmış oldukları ölüme bağlı tasarrufla sağlanan haklar da sona erecektir. Ancak boşanma olsa bile, açık veya örtülü olarak ölüme bağlı tasarrufun geçerli olacağı belirtilmişse boşanmış olan eş kendisine sağlanmış olan hakkı kazanacaktır.
Boşanma davası devam ederken, eşlerden biri ölürse evlilik ölümle sona erer. Böyle bir durumda mirasçılık hakları boşanma davası dikkate alınmadan, evliliğin ölümle sona ermiş olması durumuna göre belirlenecektir. Boşanma davası devam ederken eşlerden biri ölürse davaya mirasçıları devam edebilecektir. Ancak belirtmek gerekir ki burada devam edilen dava boşanma davası değil, tespit davası olarak devam edilir. Tespit davasında, boşanma nedeninde diğer eşin kusurlu olup olmadığı tespittir.
Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat
1.Maddi tazminat
Maddi tazminat talep edilebilmesi için, maddi tazminat talep edenin boşanmada kusurunun daha az olması gerekmektedir. Maddi tazminat talep eden eşin kusursuz olması şart değildir, önemli olan talep edenin daha az kusurlu olmasıdır. Kusuru daha ağır olan eş ile kusurları eşit olan eşlerden herhangi biri de maddi tazminat talep edemez.
Maddi tazminat talep eden eşin, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenmiş olmalıdır. Örneğin; evlenme sebebiyle yapılan masraflar, evlenme sebebiyle bırakılan çalışma hayatı yüzünden elde edilemeyen maaş.
Hakim, maddi tazminatın irat biçiminde ödenmesine de karar verebilecektir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden sona erecektir. Alacaklı taraf evlilik olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde de irat mahkeme kararı ile kaldırılacaktır. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği diğer hallerde iradın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebilecektir.
Maddi tazminatın mutlaka boşanma davası ile birlikte ileri sürülmesi gerekmez, boşanma davasından sonra da talep edilebilecektir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren “1 yıl” içinde açılması gerekmektedir.
2. Manevi Tazminat
Boşanma yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf manevi tazminat talep edebilecektir. Manevi tazminat talep edilebilmesi için davalının kusurlu olması aranır, davacının ise kusursuz olması gerekmez. Davalıdan daha az kusurlu olan davacı, kişilik haklarının saldırıya uğraması sebebiyle manevi tazminat talep edebilecektir.
Manevi tazminat olarak ancak bir miktar para ödenmesine karar verilebilir. Tazminat miktarını hakim, saldırının ağırlığı, tarafların ekonomik durumlarını ve kusur derecelerini dikkate alarak belirleyecektir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. Manevi tazminatın mutlaka boşanma davası ile birlikte ileri sürülmesi gerekmez, boşanma davasından sonra da talep edilebilecektir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren “1 yıl” içinde açılması gerekmektedir.
Boşanma Davasında Velayet Durumu
Hakim, olanak bulundukça ana babayı dinleyerek, çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının görüşünü alarak, ana ve babanın haklarını, çocuğun kiminle kalacağını, velayet hakkını ve çocuk kendisine bırakılmayan tarafın çocukla kişisel ilişkilerini düzenler. Ana veya baba, kendisine bırakılmayan çocuğu ile kişisel ilişki kurmayı isteyebilecektir. Hakim, çocuğun menfaatlerini gözeterek çocuk ile kişisel ilişki tesis edilmesine ve bunun biçimine karar verecektir. Kişisel ilişkide değişiklik yapılabilir, kişisel ilişki sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Sadece ana veya baba değil, üçüncü kişilerinde çocukla kişisel ilişki kurulmasını talep etme hakkı vardır.
Birlikte velayetin mümkün olmaması halinde, hakim çocuğun velayetini ana veya babadan birine verir. Ancak velayetin kaldırılmasını gerektirecek bir durum söz konusu ise, velayetin ana ve babadan birine verilmesi yerine çocuğa vasi atanması da mümkündür.
Boşanmada İştirak ve Yoksulluk Nafakası
Çocuk kendisine bırakılmayan ana veya baba, çocuk için diğer tarafa iştirak nafakası ödemekle yükümlüdür. Çünkü ana veya babanın çocuğun bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri, çocukla birlikte kalma veya çocuğun velayetleri altında olması şartına bağlı değildir. İştirak nafakası miktarının belirlenmesinde, çocuğun ihtiyaçları, ana ve babanın ekonomik durumları ve bakmakla yükümlü oldukları başka kişiler varsa bu gibi hususlar dikkate alınacaktır. Belirlenmiş olan miktar şartların değişmesi halinde artırılabilir, azaltılabilir ya da kaldırılabilir.
Nafaka talep eden taraf, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olmalıdır. Yoksulluktan kasıt, nafaka talep eden tarafın, bu nafaka olmadan hayatını orta halli bir kişi seviyesinde dahi devam ettirip ettirememesi aranacaktır. Çalışan, çalışma gücüne sahip olan ya da başka bir gelire sahip olan taraf bu kazanç ya da gelir ile hayatını orta seviyede devam ettirebiliyorsa nafaka talep edemez.
Yoksulluk nafakasında, davalının kusurlu olması aranmayacaktır. Nafaka talep eden davacının, boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurunun olmaması aranır. Bu sebeple davalının daha kusurlu olduğu durumlarda, her iki tarafın kusurunun olmadığı ya da kusurların eşit olduğu hallerde talep edilebilecektir.
Nafaka miktarının belirlenmesinde, nafaka yükümlüsünün ekonomik durumuna, başka nafaka yükümlülüklerinin olup olmadığına ve çocukları için iştirak nafakası ödeyip ödemediğine bakılacaktır. Yoksulluk nafakasının da irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Nafakanın irat biçiminde ödenmesine karar verildikten sonra, tarafların mali durumu değişirse veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılması veya azaltılması talep edilebilecektir. Lehine nafaka hükmedilen kişi çalışmaya başlarsa ya da başka bir gelir elde ederse bu durumda nafakanın kaldırılması veya azaltılması talep edilebilecektir. Nafaka yükümlüsünün ekonomik durumu bozulursa, çalışma gücünü kaybederse, evlenirse ya da başka nafaka yükümlülükleri ortaya çıkarsa nafakanın azaltılması talep edilebilecektir.
Yoksulluk nafakasına “süresiz” olarak talep edilebilecektir. Nafakaya süresiz olarak hükmedilebilirse de bazı durumlarda nafaka mahkeme tarafından kaldırılabilir. Nafaka alacaklısı, evlenmeyip fiilen evli gibi yaşamaktaysa veya yoksulluğu bir şekilde ortadan kalkmışsa ya da haysiyetsiz hayat sürmekteyse nafaka hakim kararı ile kaldırılacaktır.
Yoksulluk nafakasının mutlaka boşanma davası ile birlikte ileri sürülmesi gerekmez, boşanma davasından sonra da talep edilebilecektir. Ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren “1 yıl” içinde açılması gerekmektedir. Nafaka davalarında yetkili mahkeme, alacaklının yerleşim yeri mahkemesidir, görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir.
Boşanma Davasında Kadının Kişisel Durumu
Boşanma halinde kadın, evlenmeden önceki soyadını alır. Ancak kadın evlenmeden önce dul ise, hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini talep edebilecektir. Boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, kadın hakimden kocasının soyadını taşınmasına izin verilmesini isteyebilir. Kadın, boşandığı kocasının soyadı ile tanınmış ve bu tanınmışlık onun boşanmadan sonraki ekonomik menfaatleri açısından önemli ise, kadının boşandıktan sonra da eski kocasının soyadını taşımasına izin verilebilecektir. Ancak bunun için sadece kadının menfaatleri dikkate alınmaz, kocanın da bundan zarar görmeyecek olması aranacaktır.
Koca, şartların değişmesi durumunda bu iznin kaldırılmasını talep edebilecektir.
Boşanma Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?
Boşanma ve ayrılık davasında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son 6 aydan beri eşlerin birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Davacı eş bu yerlerden herhangi birinde boşanma davasını açabilecektir.
Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir.
Boşanma Davasında Yetkili Mahkeme Hakkında Yargıtay Kararı
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 01/04/2013, E. 2012/23551, 2013/8920 Sayılı Kararında
“Türk Medeni Kanunu yerleşim yerini, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer olarak belirlemiştir. (TMK m. 19/1) Dosyaya alınan nüfus kaydında davacının, dava tarihi itibariyle Adres Kayıt Sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresinin “Mudanya/Bursa” olduğu görülmektedir. Tarafların davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yerin de “Bursa İli Mudanya İlçesi” olduğu kendi beyanlarından saptanmıştır. Dava, Osmaniyede açılmıştır. Davacı, Osmaniye’ye sürekli kalmak niyetiyle geldiğine ve bu yeri yerleşim yeri olarak belirlediğine ilişkin nüfus kaydının aksini gösteren bir delil getirememiştir. O halde, davalının yetki itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır.”
Velayet Hakkında Yargıtay Kararları
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 27/03/2013, 2012/22651, 2013/8459 Sayılı Kararında
“Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır.”
Blog Yazılarımız: Evlenme Engelleri Nelerdir?
Av. Tuğçe Çığlı
Av. Serhan Cantaş