Anayasa’nın 9. Maddesine göre yargılama yetkisi bağımsız mahkemelere aittir. Ancak özel hukuktan doğan uyuşmazlıklarda mahkeme dışı alternatif uyuşmazlık çözüm yolları bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın uzmanlık eğitimi almış tarafsız ve bağımsız üçüncü bir kişinin katılımıyla gönüllü bir şekilde yürütülen hızlı ve kesin bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Ek olarak, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemine” arabuluculuk denmektedir
Bu tanımlardan yola çıkarak arabuluculuk yoluna başvurulabilmesi gerekli şartlar şunlardır;
- Taraflar arasında arabuluculuk yoluna başvurmaya elverişli bir uyuşmazlık bulunmalıdır. Arabuluculuk kural olarak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri tüm konularda başvurabilecekleri bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur.
- Bağımsız ve tarafsız üçüncü kişinin müdahalesi bulunmalıdır.
- Bu üçüncü kişi tarafları müzakereye davet ederek taraflar arasındaki uyuşmazlığı dostane bir şekilde çözmeye aracılık etmelidir.
Arabuluculuk Yolu Özellikleri
Arabuluculuk yolunda en önemli ilkelerden biri iradi olma ilkesidir. Bu ilkenin sonucunda tarafların arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, süreci sonlandırmak veya süreçten vazgeçmek konusunda tamamen serbesttirler.
Taraflar arasında eşitlik ilkesi hakimdir. Taraflar arabuluculuk süresince eşit haklara sahiptir. Tarafların süreç dışında tutulmaları ya da süreç dışına itilmeleri mümkün değildir.
Arabuluculuk faaliyetlerinde gizlilik ilkesi hakimdir. Taraflar ve görüşmeye katılan kişiler aksi kararlaştırılmadıkça arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür
Arabuluculuk Yolunun Avantajları
Yargılama yetkisi Anayasa ile bağımsız mahkemelere verilmiştir. Ancak alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri müvekkillere sunmuş olduğu avantajlar sebebi ile sık sık tercih edilmektedir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin tercih edilme sebepleri şunlardır;
- Mahkemeden kısa sürer ve daha ekonomiktir.
- Taraflar arasında alınan arabuluculuk kararı kesin ve bağlayıcıdır.
- Taraflar arabulucularını kendileri seçebilirler.
- Alanında uzman kişiler tarafından yapılır.
- Uyuşmazlığın her aşamasında başvurulabilir.
- Arabuluculuğa başvurulması sonucunda taraflar mahkemeye başvurma haklarını kaybetmezler zamanaşımı durur ve hak düşürücü süreler işlemez.
Arabuluculuk Türleri Nelerdir?
1. Zorunlu Arabuluculuk
kanunda bazı uyuşmazlıklarda mahkemeye başvurmadan önce arabuluculuk çözüm yoluna başvurulması şartı konulmuştur. Yani arabuluculuk bir dava şartıdır eğer arabuluculuğa başvurmadan dava açılırsa dava şartı yokluğu nedeniyle dava reddedilir. Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk şartı bulunmaktadır.
2. İhtiyari Arabuluculuk
Taraflar üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklara da arabuluculuk şartını ekleyebilirler eklenen bu arabuluculuk şartına ihtiyari arabuluculuk denilmektedir.
3. Tüketici Uyuşmazlıklarından Doğan Davalarda Arabuluculuk
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 73/A maddesi uyarınca Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklara zorunlu arabuluculuk şartı eklenmiştir. İlgili maddeye göre;
Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki, aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:
- a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
- b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
- c) 73/A üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar
ç) 74’üncü maddede belirtilen davalar
- d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar
4. Ticari Davalarda Arabuluculuk
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5A maddesi ticari davalarda arabuluculuk şartını düzenlemiştir ilgili maddeye göre;
- Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
- Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
5. İş Hukuku Davalarında Arabuluculuk
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3 iş hukuku davalarında arabuluculuk şartını düzenlemiştir ilgili maddeye göre;
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Ek olarak, iş hukuku davalarında arabuluculuk aşamasının ne kadar süreceği de belirtilmiştir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir
İş Hukuku Davalarında Arabuluculuk Başvurusu Yapılması
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3/5 iş hukuku davalarında arabuluculuk başvurusunun nasıl yapılacağını düzenlemiştir. İlgili maddeye göre;
Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
Arabuluculuk bürosu bulunmayan yerlerde arabuluculuk başvurularında sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
Arabuluculuk Aşamasının Sonuçları
Arabuluculuk aşaması sonucunda alınan arabuluculuk kararı kesindir. Arabuluculuk yolu sonucunda bir çözüme ulaşılamaması halinde taraflardan biri arabuluculuk yoluyla uyuşmazlığın çözülemediğinde dair tutulan son tutanağı veya tutanağın örneğini dava dilekçesine ekleyerek iş mahkemesinde dava açabilir.
Ek olarak, arabulucu yapmış olduğu arabuluculuk faaliyetleri için ücrete hak kazanır ve ücret talep edebilir.
Arabuluculukta Zamanaşımı
Taraflar anlaştıkları sürece yargılamanın her aşamasında arabuluculuk yoluna başvurabilirler bu yüzden arabuluculuk faaliyetlerine başvurmak için bir zamanaşımı yoktur. Ancak taraflardan biri arabuluculuk yoluna başvurulması için bir teklif yaparsa ve otuz gün içerisinde geri dönüş yapılmazsa bu teklif reddedilmiş sayılır.
Ek olarak, dava açıldıktan sonra taraflar arabuluculuk görüşmeleri yapacaklarını beyan ederlerse yargılama 3 ay ertelenir.
Kanuna Uygun Arabuluculuk Görüşmeleri Yapılmaması İle İlgili Yargıtay Kararı
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2019/3694, K. 2019/13040, 11.06.2019 Tarihli kararı
Dava, işçilik alacakları istemine ilişkindir. Davacı vekili, arabuluculuk tutanağının geçersizliği sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava 20.11.2017 tarihide açılmış olup, dava tarihinden sonra 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 31.maddesinde kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebi ile açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk öngörülmüştür. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18A maddesinde ise İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır şeklinde düzenlemeye yer verilerek dava şartı olarak arabuluculuk esasları belirlenmiştir. Davaya konu ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretleri bakımından dava şartı olarak arabuluculuk sürecinin işletilmesi gerekli olmasa da ihtiyari olarak arabuluculuk sürecinin işletilip işletilmediği uyuşmazlık konusudur.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 92. maddesine göre, “Arabulucu olarak görevlendirilen kimse, tarafsızlığında şüphe edilmesini gerektirecek önemli hal ve şartların varlığı halinde, bu hususta tarafları bilgilendirmekle yükümlüdür”. Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığının hazırladığı Arabulucular Etik Kuralları’nın 4. maddesinde, arabulucu ile taraflar arasında herhangi bir menfaat ilişkisi veya çatışmasının bulunmaması gerektiği açıklanmıştır. Arabulucu kendisi tarafından makul koşullarda bilinebilecek ve tarafsızlığı hakkında şüphe uyandırabilecek doğmuş veya doğabilecek menfaat ilişkisi veya çatışmasının varlığı halinde mümkün olan en kısa süre içinde tarafları bilgilendirmelidir.
Somut uyuşmazlıkta arabulucunun davalı şirketin avukatı olarak görev yaptığı halde arabuluculuk görüşmeleri öncesinde davacı tarafı bu yönde bilgilendirdiği ortaya konulamamıştır. Anlaşma belgesinde bu yönde bir açıklamaya yer verilmemiştir. Arabulucunun aynı zamanda diğer tarafın avukatı olduğu hususunda özellikle davacı tarafın açıkça bilgilendirildiğinin ve buna rağmen arabuluculuk görüşmelerine devam etmek istediğinin ispatı gerekir. Bu yönüyle ilgili mevzuat çerçevesinde arabulucunun tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektiren önemli hal ve şartların varlığı kabul edilmelidir.
Tüm bu tespitler karşısında; dava tarihi itibariyle taraflar arasında 6325 Sayılı Kanun hükümleri dikkate alındığında, yapılan işlemler geçerli ihtiyari arabuluculuk faaliyeti olarak nitelendirilemez. Kanun hükümlerine göre usulüne uygun bir başvuru olmadığı, arabuluculuk görüşmelerinin hiç yapılmadığı ve mevzuat hükümleri çerçevesinde usulüne uygun, geçerli bir tutanak düzenlenmediği ve dava tarihi itibari ile zorunlu arabuluculuk şartının henüz yürürlüğe girmediğide dikkate alınarak, davaya konu ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti yönünden işin esasına girilerek sonuca gidilmesi gerekirken, hukuken geçerli bir anlaşmanın varlığı kabul edilerek arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılan konularda dava açılamayacağı yönündeki gerekçeyle davanın usulden reddi hatalı olup, bu yönde ilk derece mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının BOZULMASINA karar vermek gerekmiştir.
Tarafların Üzerinde Serbestçe Tasarruf Edebilecekleri Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Aşamasına Gidebileceğine İlişkin Yargıtay Kararı
- Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2022/436, K. 2022/1380, 07.02.2022 Tarihli kararı
Davacı vekili, davacının davalıya ait iş yerinde satın alma şefi olarak çalıştığını, davalının baskı, yıldırma ve zorlama ile davacıyı arabulucuya yönlendirip iş sözleşmesinin bu şekilde sonlandırıldığını, irade fesadı durumu olduğundan 29/04/2020 tarihli arabuluculuk son tutanağı ve anlaşma belgesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek, söz konusu tutanak ve belgenin iptaline karar verilmesini, istemiştir.
Davalı vekili, iş sözleşmesinin zorlama ile arabuluculuk süreci sonucunda feshedildiği iddiasının doğru olmadığını, sözleşmenin davacı tarafça feshedildiğini, fesih sonrası davacının rızası ile katıldığı arabuluculuk işlemlerinin Kanuna uygun ve geçerli olduğunu, savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı taraf, davacının irade fesadına yönelik “baskı, yıldırma ve zorlama” iddialarıyla ilgili ise ispata yönelik somut tanık anlatımları olmadığı gibi başkaca da delil sunulmamıştır. Öte yandan arabulucunun “tarafsız olmadığı” iddiası da ispatlanmamıştır.
Mahkemece, arabulucu önünde yapılan anlaşmanın ibra niteliğinde olduğu, ibraya ilişkin hükmün emredici nitelikte bulunduğu ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 1. maddesi uyarınca tarafların ancak üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri konuda arabulucuya gidebilecekleri hususun düzenlendiği, ibra niteliğinde belge üzerinde tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri bir durum söz konusu olmadığı, gerekçesiyle dava kabul edilmiştir.
Arabulucu önünde yapılan anlaşmada ibraya ilişkin 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Aksi kabulde arabulucu önünde tarafların anlaşması imkânsız hale gelir. Nitekim 6325 Sayılı Kanun’un 18/5 madde hükmünde arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı öngörülmüş olup, buna göre ibraya ilişkin düzenlemelerden hareketle arabuluculuk anlaşma tutanağının geçerliliği değerlendirilemez.
Her ne kadar Dairemizin 11.09.2019 tarihli ve 3694-13040 Sayılı ilamında arabuluculuk anlaşma tutanağı ibra hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiş ise de Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun 07.07.2020 tarih ve 173 Sayılı kararı ile aynı uyuşmazlıkların temyiz incelemesini yapmakla görevli 22. Hukuk Dairesinin kapatılması ve tüm işlerinin Dairemize devredilmesi üzerine yeniden yapılan değerlendirmede yukarıda belirtilen sonuca varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Blog Yazılarımız: İş Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Formu
Stj. Av. Onur Zeybek
Av. Serhan Cantaş