Yolcu, hava aracındayken veya hava aracına biniş-iniş işlemleri sırasında maruz kaldığı zararları genel olarak taşıyıcıya yönelteceği bir tazminat davası yoluyla talep edebilir.
Türk hukuku açısından, tazminat davası niteliğinde bulunan sorumluluk davası, Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda ve Varşova/Lahey metinleri ile 1999 Montreal Konvansiyonunda çeşitli düzenlemeler mevcut olup, bazı hususların çözümü ise yine anılan Konvansiyonlarca ulusal hukuklara atıf yapılmak suretiyle çözüme bağlanmaktadır.
Dava Sebebi Nelerdir?
Yolcunun ölümü, bedensel (cismani) yaralanması, bagajın (veya yükün) ziyaı yahut hasarı ile gecikme hallerinde sorumluluk davası açılabilecektir. Dava sebebi, zarara sebebiyet veren maddi olay sözleşmenin ihlalinden kaynaklanıyorsa sözleşmeye, haksız fiilden kaynaklanıyorsa haksız fiile dayandırılmalıdır.
Davanın Tarafları Kimlerdir?
Türk Sivil Havacılık Kanunu’nda davanın tarafları konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Dolayısıyla uyuşmazlığa uygulanacak ulusal hukukun Türk hukuku olarak belirlendiği hallerde, TSHK m.106’da, işbu Kanunda hüküm bulunmadıkça Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir.
TTK m.914/2’ye göre,
- Yolcunun ölümü ve ağır bedensel zarara maruz kalması halinde davacı, ölenin desteğinden yoksun kalanlar ile mirasçılar; sair bedensel yaralanma halinde ise
- Bagajın ziyaı veya hasara uğraması halinde davacı, öncelikle taşıma sözleşmesinin tarafı olarak
- Gecikme halinde de davacı taraf, genellikle
Davalı ise kural olarak akdi taşıyıcıdır. Ancak TSHK m.127’ye göre, zarardan ötürü taşıyıcının adamlarının da şartları dahilinde dava edilmeleri mümkündür. Fiili taşıyıcı, taşımanın yalnızca kendisi tarafından gerçekleştirilen kısmından sorumludur. Fakat akdi taşıyıcı, taşımanın fiili taşıyıcıya bırakıldığı kısmı da dahil olmak üzere taşımanın tamamından sorumludur.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
TTK m.4 hükmü uyarınca, hava (yolcu) taşımacılığından kaynaklanan sorumluluk davası “mutlak ticari dava” niteliğinde olduğundan, dava olunan şeyin değeri veya tutarına bakılmaksızın görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir.
- İlgili Konvensiyon hükümleri bağlamında, öncelikle taşıyıcının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi yetkili kılınmıştır. Taşıyıcının ikametgahı, davaya bakan mahkemenin ulusal hukukuna göre belirlenir.
- Taşıyıcının ikametgahı mahkemesinin yanında, taşıyıcının esas işlerini yürüttüğü merkezin bulunduğu yer mahkemesi de sorumluluk davasını görmeye yetkilidir.
- Akit devletin sınırları içerisinde olmak kaydıyla yetkili kılınan bir diğer mahkeme taşıma sözleşmesinin yapıldığı yer mahkemesidir. Ancak taşıma sözleşmesinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olabilmesi için, sözleşmeyi akdeden kuruluşun taşıyıcıya ait olması, yani onun işyeri olması gerekmektedir.
- Konvansiyonlar kapsamında yetkili kılınan diğer bir mahkeme ise varış yeri mahkemesidir. Buna göre sorumluluk davası, taşıma sözleşmesinde varış yeri olarak gösterilen yer mahkemesinde de açılabilir.
- Tüm bu yetkili mahkemelere ek olarak Mon. K. m.33/f.2’ye göre yolcunun ikametgahı mahkemesi de yetkili kılınmıştır. Yolcunun ikametgahı davaya bakan mahkemenin ulusal hukukuna göre belirlenir.
İspat Yükü
Sorumluluk davasında, davalı taşıyıcının ilgili mevzuat kapsamında sınırlı sorumlu olarak kabul edildiği hallerde davacı, yolcunun, kazayı ve kaza ile zarar arasındaki uygun illiyet bağını ispatlaması gerekli ve yeterlidir. Ayrıca taşıyıcının, meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu ispatlamasına gerek yoktur.
Taşıyıcı ise, kendisinin veya adamlarının zararı önlemek için gerekli tüm tedbirleri almış olduklarını ya da tedbir almanın imkansız olduğunu ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.
Dava Açma Süresi
Sorumluluk davasının, hava aracının varma yerine ulaşmasından veya ulaşması gereken tarihten ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren iki yıl içerisinde açılması gerektiği, aksi takdirde tazminat talep hakkının düşeceği belirtilmektedir.
Blog Yazılarımız: Eşyanın Taşınmasından Kaynaklanan Taşıyıcının Sorumluluğunun Sınırlandırılması
Av. Nagehan Koçer
Av. Serhan Cantaş