Katılma Alacağı Davası, Katkı Payı Alacağı ve Değer Artış Payı

Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası sonucunda verilen boşanma kararı kesinleştikten sonra boşanan taraflar arasında mal paylaşımı davası görülür. Tarafların mal paylaşımı davası ile aşağıda sayılan üç talepte bulunması mümkündür.

  • Katılma Alacağı,
  • Katkı Payı Alacağı,
  • Değer Artış Payı Alacağı

Boşanmada mal paylaşımı, tarafların evlilik birliği içinde edindiği malların paylaşılması esasına dayanır. Bu nedenle evlilikten önce elde edilen mallar hiçbir surette mal paylaşımına dahil edilemez. Evlilik birliği içinde edinilen malların paylaşımında kural, malların yarı yarıya paylaşımı ise de bu kuralın paylaşım oranını değiştiren bazı uygulama esasları vardır.

Katılma Alacağı Davası Nedir?

4721 sayılı Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren boşanma halinde mal paylaşımı, edinilmiş mallara katılma rejimi esaslarına göre yapılır. Buna göre, her eş diğer eşin evlilik içinde edinilmiş mal niteliğindeki mallarının yarısının değeri üzerinde alacak hakkına sahiptir. Bu hak, katılma alacağı davası açılarak talep edilebilir.

Boşanma davası, mal rejiminin tasfiye sürecini de başlatır. Boşanma davası sonucunda hükmedilen boşanma kararı kesinleşmek kaydıyla, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş kabul edilir. Boşanan tarafların mal paylaşımı açısından tüm alacak ve borçları bu tarih esas alınarak hesaplanır.

Taraflar birbirlerinden mal paylaşımı davasında ayni taleplerde bulunamazlar. Tarafların talep hakkı, belirlenen artık değer üzerinden hesaplanan alacak ile sınırlıdır. Örneğin, eşlerden biri evlilik içinde alınan herhangi bir gayrimenkulün yarısının mülkiyetinin kendisine geçirilmesini talep edemez. Ancak, bu taşınmazın değerinin yarısının katılma alacağı olarak kendisine ödenmesine karar verilmesini talep edebilir.

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre katılma alacağı şu şekilde hesaplanır:

  • Eşin üçüncü kişilere yaptığı karşılıksız kazandırmalar veya malvarlığını azaltmak amacıyla yaptığı tüm devirler malvarlığında mevcutmuş gibi o eşin malvarlığına dahil edilir. Eşin malvarlığından fiilen çıkmış olup da hukuken malvarlığında mevcutmuş gibi kabul edilerek hesaplama yapılan bu mal malvarlığı değerlerine eklenecek değerler
  • Bir eşin kişisel mallarına ilişkin borçları evlilik içinde edinilmiş mallardan veya evlilik içinde edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, o eşin kişisel malı ile evlilik içinde edinilmiş malı arasında oluşan yarar veya zararı dengelemek için bir hesaplama yapılması gerekir. Boşanmada mal paylaşımı esnasında yapılan bu dengeleme işlemine denkleştirme Örneğin, eşlerden Ayşe evlilikten önce aldığı evini satarak elde ettiği ve diğer eş Ali de evlilik içinde kazanmış olduğu parayı bir araya getirmek suretiyle bir ev aldıkları takdirde; boşanmada mal paylaşımı sırasında katılma alacağı hesaplanırken evlilikten önce alınan araba kişisel mal olduğu için bu malın güncel değeri hesaplanarak Ayşe’ye verilecek, Ayşe alacağını aldıktan sonra evin kalan bedeli Ayşe ile Ali arasında katılma alacağı olarak yarı yarıya paylaşılacaktır.
  • Eklenecek değerler ve denkleştirme hesabı da yapılarak eşin evlilik içinde edinilmiş tüm mallarının toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıktıktan sonra kalan değer eşler arasında katılma alacağı olarak kabul edilip yarı yarıya paylaşılır. Eşler arasında katılma alacağı olarak kabul edilip yarı yarıya paylaşılan bu değerlere artık değer adı verilmektedir.

Belirtmemiz gerekir ki; mal rejiminin iki taraflı tasfiye edilebilmesi için her iki tarafın usulüne uygun talepte bulunması şartı aranmaktadır. Usulüne uygun bir katılma alacağı davası veya karşı dava olmadan, artık değere dayanan katılma alacağının hesaplanması mümkün değildir. Bu nedenle, bir eşin açtığı mal paylaşımı davasına diğer eş karşı dava açarak talepte bulunursa mal rejiminin iki taraflı tasfiye edilmesi söz konusu olur. Aksi halde, sadece katılma alacağı talep ederek mal paylaşımı davası açan eşin istemleri değerlendirilerek hesaplama yapılır ve dava bu duruma göre sonuçlandırılır.

Değer Artış Payı ve Katkı Alacağı Davası Nedir?

4721 sayılı Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte katkı payı alacağı kavramı, değer artış payı kavramı altında 227.maddede düzenlenmiştir. Söz konusu hükme göre; eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. Değer artış payı alacağının talep edilebilmesi için, bir eşin diğer eş tarafından alınan mala parasal ya da para ile ölçülebilen herhangi bir maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekmektedir.

Hemen belirtelim ki, yürürlükteki mal ayrılığı rejiminde değer artış payı alacağı talep edilememekte, bunun yerine sadece bu rejime özgü olan katkı payı alacağı talep edilebilmektedir.

Katkı payı alacağı 743 sayılı eski Medeni Kanun döneminde düzenlendiğinden hesaplama yapılırken katkı sunulan malın dava tarihindeki rayiç değeri dikkate alınarak hesaplama yapılır, faiz de dava tarihinden itibaren yürütülür. Talepte bulunan tarafın yaptığı katkının taşınmazın alım tarihindeki değerine oranı tespit edilerek, bu oranın dava tarihi itibariyle dava konusu malın tespit edilecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılması suretiyle katkı payı alacağı bulunur. Değer artış payı ise 4721 sayılı yeni Medeni Kanun döneminde uygulanacağından, katkı sunulan malın karar tarihine en yakın rayiç değeri dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekir. Değer artış payı alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürütülür.

Zamanaşımı

Katılma alacağı, 01.01.2002 tarihinden önceki katkı payı alacağı, bu tarihten sonraki değer artış payı alacağı davalarında zamanaşımı süresi, boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 10 yıldır. Boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde mal paylaşımı davası açmayan eşin bu hakkı zamanaşımına uğrayacaktır.

Yargıtay’a göre, yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, mal rejimi boşanma davasının yabancı ülkede açıldığı tarihte tasfiye olmaktadır. Mal paylaşımı nedeniyle zamanaşımı süresinin başlangıcı da yabancı ülke boşanma ilamı hakkında Türkiye’de tenfiz/tanıma kararı verilmesiyle değil, boşanma davasının yabancı mahkemede açıldığı tarih itibariyle başlar.

Katılma Alacağını Azaltılması ve Artırılması

Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin katılma alacağının, hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya bu hakkın ortadan kaldırılmasına karar verebilir. Bu madde hükümlerinin uygulanabilmesi için boşanma kararının mutlaka zina veya hayata kast nedenlerinden birine dayanması gerekir.

Zina veya hayata kast nedeniyle verilen boşanma kararının, aldatan veya cana kast eden eşin katılma alacağının azaltılması veya bu hakkın ortadan kaldırılması sonucu doğurması, sadece edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkündür. Zina veya hayata kast nedeniyle katkı payı veya değer artış payının indirilmesi veya bu hakkın ortadan kaldırılması hiçbir mal rejiminde mümkün değildir.

Zina veya hayata kast nedeniyle pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılması veya ortadan kaldırılması kararı verilebilmesi için öncelikle, aldatan veya cana kast eden tarafın artık değere katılma alacağının yapılacak incelemeyle tespit edilmesi gerekmektedir. Yapılan tespit sonucunda, aldatan veya hayata kast eden tarafın katılma alacağı varsa, hakim mevcut delillere göre katılma alacağını azaltma veya kaldırmaya yönelik takdirini kullanabilecektir.

Katkı ve Katılma Alacağı Davasında İhtiyati Tedbir

İhtiyati tedbir, dava konusu edilen bir hak veya alacağın dava sonunda elde edilmesinin temini amacıyla davacı lehine başvurulan bir geçici korumadır. İhtiyati tedbir kararı, dava konusu edilen malvarlığı değerleri hakkında verilir. Dava konusu olmayan veya davayla ilgisi bulunmayan üçüncü kişilere ait malvarlığı değerleri ile ilgili herhangi bir ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir.

İhtiyati tedbir kararı ile mahkeme, dava konusu mal veya hakkın muhafaza altına alınmasına, üçüncü kişilere devrin engellenmesi veya zararın doğmasına yol açacak her türlü sebebin bertaraf edilmesi için gerekli tedbirleri almakta yetkilidir. Örnek verecek olursak, taşınmazların üçüncü kişilere devrini önlemek amacıyla tapu kaydına şerh konulması, banka hesabına bloke koyulması, altınların muhafaza altına alınması ihtiyati tedbir çeşitlerindendir.

Katılma alacağı ve katkı payı alacağı talebi ile açılan mal paylaşımı davasında, dava konusu menkul, gayrimenkul, para, altın vb. gibi malvarlığı değerleri hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir kararı, mal paylaşımı davası sonunda elde edilecek hak ve alacağı temine yönelik olduğundan, hak ve alacak ile orantılı olmalıdır.

Katılma alacağı ve katkı payı alacağı -değer artış payı- davasının konusu mal ve haklar hakkında ihtiyati haciz kararı verilemez. Çünkü, İİK 257.maddesine göre ihtiyati haciz kararı, sadece muaccel alacaklar hakkında verilebilir. Bununla beraber, mal paylaşımı davası ile evlilik içinde elde edilen veya katkı sunulan mal veya haklar üzerinde bir yargılama sonucunda alacak muaccel hale gelecektir. Bu yüzden, mal paylaşımı davalarında ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün değildir, yukarıda açıkladığımız üzere davacının hakları sadece ihtiyati tedbir yoluyla güvence altına alınabilir.

Faiz Başlangıcı

Medeni Kanun’a göre, katılma ve değer artış payı alacağına tasfiyenin sona ermesinden başlayarak faiz yürütülmesi gerekmektedir. Mal rejiminin tasfiye tarihi, mahkeme kararının verildiği tarihtir. Bu nedenle, katılma ve değer artış payı alacağına ancak mahkemenin karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülebilir. Ayrıca, mevcut Medeni Kanun hükümlerine göre mal ayrılığı rejimi uygulanan evliliklerde de boşanma halinde mal ayrılığı rejimine özgü katkı payı alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmelidir.

Katkı ve Katılma Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Katılma, katkı payı ve değer artış payı alacağına dayanan mal paylaşımı davasına bakmakla aile mahkemesi görevlidir.

Davanın hangi yetkili mahkemede görüleceği ise şu şekilde belirlenir:

  • Eşlerden birinin ölümü nedeniyle mal rejimi sona ermiş ise, ölenin son ikametgahı mahkemesi katılma, katkı payı ve değer artış payı alacağı davasına bakmakla yetkilidir.
  • Evlilik mahkemenin boşanma kararı ile sona ermişse veya devam eden bir boşanma davası varsa, boşanma davasına bakmaya yetkili olan mahkeme mal rejiminin tasfiyesini yapmakla da yetkilidir.
  • Yukarıdaki iki hal dışındaki diğer tüm hallerde davalı eşin ikametgahı mahkemesi mal paylaşımı davasına bakmakla yetkilidir.

Dava Ne Zaman Açılır?

Kural olarak değer artış ve katkı payı ile katılma alacağı mal rejiminin sona ermeden istenmesi mümkün değildir. Ancak, boşanma davası görülürken de taraflar mal paylaşımı davası açabilirler. Açılan mal paylaşımı davasında dava konusu mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması gibi geçici kararlar alınabilmesine rağmen, davanın sürdürülerek neticelenmesi için boşanma davasının karara bağlanması beklenir. Yani, mal paylaşımı davasında boşanma davasının karara bağlanarak kesinleşmesi bekletici mesele yapılır.

Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte mal rejimi boşanma davasının açılma tarihinden geçerli olmak üzere sona erer ve mal paylaşımı davası görülebilir hale gelir. Mahkeme, boşanma davasının açıldığı tarihi mal rejiminin tasfiye tarihi kabul ederek tarafların hak ettikleri katılma alacağı ile katkı ve değer artış payı alacaklarını belirleyerek mal paylaşımına karar verir.

Eşin Ölümü Halinde Katkı Payı Alacağı Hakkında Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin E.2016/8527 K.2016/9582 Sayılı 31.05.2016 Tarihli Kararı

-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan hareketle, tasfiyeye konu … nolu b.b için davacının %63.59 katkı oranı olduğu kabul edilerek bu oranın taşınmazın ölen eşin ölüm tarihindeki rayiç değeriyle çarpılması sonucu bulunan ….713,52-TL, tasfiyeye konu 2341 parselin …/… hissesi için davacının %63.63 katkı oranı olduğu kabul edilerek bu oranın taşınmaz hissesinin ölen eşin ölüm tarihindeki rayiç değeriyle çarpılması sonucu bulunan ….739,34-TL ve tasfiyeye konu 1580 ada … parsel için davacının %63.63 katkı oranı olduğu kabul edilerek bu oranın taşınmazın ölen eşin ölüm tarihindeki rayiç değeriyle çarpılması sonucu bulunan 950,27-TL olmak üzere toplam 44.403,…-TL ye hükmedilmiştir. Katkı payı alacağı davalarında edinilen malvarlığının edinme tarihindeki katkı oranının malvarlığı unsurunun dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeriyle çarpımı sonucu katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu gereklilik göz ardı edilerek belirlenen katkı payı oranlarının tasfiyeye konu taşınmazların ölen eşin ölüm tarihindeki rayiç değerlerine uygulanması suretiyle katkı payı alacağının hesaplanması doğru olmamıştır.

O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda belirtilen şekilde katkı payı talep edilen taşınmazların dava tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri bilirkişi raporu ile belirlenmiş olduğundan bu değerlerin esas alınması, bu değerlere katkı payı oranı olarak %50 oranın uygulanıp çarpılması suretiyle toplam katkı payı alacağının hesaplanması, hesaplanan bu miktardan davacının yasal miras payı oranında düşüm yapılması, davalı mirasçıların her birinin yasal miras payları oranında sorumlu olacağının gözetilmesi, hüküm sadece davalılardan Hanife ve Satı tarafından temyiz edildiğinden, davacı tarafından temyiz edilmediğinden temyize konu kararda hükmedilenden daha fazla miktara hükmedilemeyeceğinin de dikkate alınması ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar vermek olmalıdır.

Katılma Alacağı Davasında Faiz Yürütülme Tarihi Hakkında Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin E. 2020/1455 K. 2021/336 Sayılı 21.01.2021 Tarihli Kararı

Somut olaya gelince, Mahkemece, birleşen Küçükçekmece 3. Aile Mahkemesi’nin 2013/375 Esas sayılı dava dosyasında dava konusu 654 ada 1 parselde B-213 Blok No:1 sayılı taşınmazın 01.10.2019 tarihindeki güncel değeri 380.000,00 TL olarak belirlenmesine rağmen, hükme esas alınan hesap raporunda taşınmazın 01.04.2019 tarihindeki değeri olan 350.000,00 TL değeri dikkate alınarak artık değere katılma alacağının hesaplandığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece yapılacak iş, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri olan (01.10.2019 tarihindeki) 380.000,00 TL dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

Diğer yandan, talep, artık değere katılma alacağı niteliğinde olduğuna göre, TMK’nin 239/son maddesi ile alacakların hesabında dikkate alınan değerlerin belirlendiği bilirkişi raporlarının tarihleri de dikkate alındığında, tasfiye tarihi olan (bozmadan önceki karar tarihi) 05.12.2019 tarihinden itibaren alacaklara faiz yürütülmesi gerekir.

Blog Yazılarımız: Mal Rejimi Davası Nedir? Edinilmiş Mal Davası Nedir?

Stj. Av. Rümeysa Özatlı
Av. Serhan Cantaş