BAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI SUÇU
GİRİŞ
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu, Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının, Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler isimli İkinci Bölümünde Adliyeye Karşı Suçlar kısmında 268 inci maddesinde düzenlenmiştir.
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu, bir suç işleyen kişinin, işlediği suç nedeniyle kendisi ile ilgili soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek maksadıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanması suretiyle meydana gelir.
Söz konusu suç düzenlenişi ve kaleme alınış tarzı itibariyle iftira suçunun özel bir görünümü şeklindedir. Çünkü suç düzenlenirken ceza tayini yolunda iftira suçuna ilişkin göndermeye yer verilmiştir.
BAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI SUÇUNUN CEZASI NEDİR?
Türk Ceza Kanunu’nun 268.maddesindeşöyle düzenlenmiştir: İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır. Yapılan atıf sebebiyle söz konusu suçun ceza tayini sırasında iftira suçunun hükümleri incelenecektir.
Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
BAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI SUÇUNUN UNSURLARI
FİİL
Suç şüphesi nedeniyle başlatılan soruşturma veya kovuşturma evreleriyle birlikte şüphelinin, muhakeme sürecini yürüten yetkili makamlara başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini yanıltıcı bir şekilde sanki kendi bilgileriymiş gibi vermesi halinde suçun fiil unsuru tamamlanmış kabul edilir. Kullanmayla ifade edilmek istenilen kimlik veya kimlik bilgilerinin fiziki olarak kullanılması değildir, burada önemli olan hukuki bir sonuç doğuracak nitelikte olmasıdır. Kullanmanın ne şekilde olacağına dair bir kıstas getirilmediği için suç serbest hareketli olarak nitelendirilebilir.
Yetkili makamlar kimlerdir? Her iki evre için de Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yetkili makamlar düzenlenmiştir. Soruşturma evresinde yetkili makamlar; savcılık ve adli kolluk görevlileri, kovuşturma evresinde ise; hakim ve mahkemelerdir.
Suçun oluştuğunun kabul edilebilmesi için öncelikle kimlik veya kimlik bilgilerinin gerçekte var olan bir kimseye ait olması aranmaktadır. Gerçekte var olmayan uydurma kimlik bilgilerinin kullanılması halinde bu suç oluşmayıp, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu vücut bulacaktır.
Burada önemli olan diğer bir husus; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluştuğundan bahsedilebilmesi için, failin daha önceden işlemiş bulunduğu ve soruşturma veyahut da kovuşturmaya konu edilmiş bir suçun mevcudiyeti şarttır. Bununla beraber işlenen suçun kasten veya taksirle işlenmiş olmasının da bir önemi bulunmamaktadır.
FAİL
Bu suçun faili herkes olabilir. Kanuni düzenlemede fail için ayrıca şartlar aranmamaktadır. Bununla beraber daha önce de belirttiğimiz gibi failin muhakkak şüpheli ya da sanık sıfatına haiz olması gerekmektedir. Şüpheli veya sanık konumunda olan kişi hakkında yargılama yapıldıktan sonra verilen kararın kesinleşmesiyle beraber söz konusu madde hükümlerinin de uygulanabilirliği ortadan kalkacaktır.
KONU
Türk Ceza Kanunu’nun 268.maddesinde düzenlenen suçun konusunu başkasına ait kimlik veya kimlik bilgileri oluşturmaktadır. Suç konusu itibarıyla soyut tehlike suçları içerisinde kategorize edilebilir. Çünkü kanuni tanımda belirtilen hareketin yapılmasıyla birlikte suç tamamlanır ayrıca herhangi bir neticenin meydana gelmiş olma şartı aranmaz.
MAĞDUR
İnceleme konusu suçun mağduru için de herhangi bir koşul aranmamaktadır. Mağdur, kimlik veya kimlik bilgileri kullanılan kişidir. Bu kimsenin gerçek ve yaşamakta olan biri olması gerekmektedir. Suçtan zarar gören ise yanıltıcı bilgi beyanları sonucunda işleri aksayan veya geciken adli makamlar yani devlettir.
MANEVİ UNSUR
Söz konusu suç ancak kasten işlenebilen bir suç olup bununla beraber genel kast bu suçun meydana gelmesi için yeterli değildir. Ayrıca fail, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kendisi hakkında yürütülen soruşturmanın ya da kovuşturmanın engellenmesi maksadıyla hareket etmesi de aranmaktadır. Aksi halde suçun varlığından söz edilemeyecektir.
ETKİN PİŞMANLIK
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun hükümleri bakımından iftira suçuna yollama yapılması sebebiyle iftira suçu için tahsis edilmiş olan etkin pişmanlık hükümlerinin bu suçta da uygulanması gerekir. Dolayısıyla başkasının kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu ile ilgili etkin pişmanlık hükümlerinin yer aldığı Türk Ceza Kanunu’nun 269.maddesine değinmek isteriz.
(1) İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.
(3) Etkin pişmanlığın; a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi, b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı, c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri, indirilebilir.
(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla; a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı, b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri, İndirilebilir.
(5) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.
BAŞKASINA AİT KİMLİK VEYA KİMLİK BİLGİLERİNİN KULLANILMASI SUÇU HAKKINDA YARGITAY KARARLARI
Başkasına Ait Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu ile Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyanda Bulunma Suçu Arasındaki Fark Yargıtay Kararı
- Yargıtay 10.Ceza Dairesi’nin E.2019/1966 K.2021/14198 Sayılı 22.12.2021 Tarihli Kararı
Sanık hakkında “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma” (iftira) suçundan kurulan hükmün incelenmesinde:
5237 sayılı TCK’nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu; bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.
Somut olayda, kolluk kuvvetlerinin suç şüphesi üzerine yaptığı kimlik kontrolü esnasında kendisini “…” olarak tanıtan sanığın mağdur adına hiç bir belge düzenlenmeden kendi kimlik bilgileri ile tutanağın düzenlenmesini sağlayarak kendi kimliği ile imzalaması nedeniyle sanığın başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği gözetilerek unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin kanuna aykırı olması sebebiyle hükmün BOZULMASINA oy birliği ile karar verildi.
Başkasına Ait Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu ile Kimliği Bildirmeme Kabahati Arasındaki Fark Yargıtay Kararı
- Yargıtay 2.Ceza Dairesi’nin E.2021/628 K.2021/16282 Sayılı 07.10.2021 Tarihli Kararı
Somut olayda, sanığın şüpheli hareketleri üzerine kimlik kontrolünün yapıldığı esnada kendisini kardeşi olan Vedat Cuman adıyla tanıttığı, elindeki telefonun kime ait olduğu ve faturasının bulunup bulmadığının sorulması üzerinde kaçmaya başladığı ve takip sonucu yakalandığında da telefonu içerisinde bulunduğu bir çantayla birlikte camları açık bir araba içerisinden çaldığını ve ibraz ettiği kimliğin de kardeşine ait olduğunu söylemesi üzerine hırsızlık suçu yönünden işlemlerin sanığın kendi kimliği üzerinden yapıldığının anlaşılması karşısında, mağdur adına hiç bir belge düzenlenmediği, böylelikle eylemin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40. maddesine uyduğu ve idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasa’nın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla o yer Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmekle hükmün 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK.nın 322. ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA oy birliği ile karar verildi.
Dolandırıcılık Suçu ile Beraber İşlenen Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu Yargıtay Kararı
- Yargıtay 15.Ceza Dairesi’nin E.2017/31525 K.2021/2337 Sayılı 03.03.2021 Tarihli Kararı
Sanık …’in, temyiz dışı … ile birlikte telefon ile aradıkları katılana, kendilerini polis olarak tanıttıktan sonra, katılanın kimlik bilgilerinin suç örgütü tarafından kullanılarak yasa dışı para transferi yapıldığını ve hemen verecekleri hesaba para yatırması gerektiğini söyledikleri, katılanın inanmadığını belirtmesi üzerine aradıkları telefonu 118 80’den sorgulayabileceğini ifade ettikleri ve katılanın telefonu sorguladığında emniyete ait olduğunu öğrenmesi üzerine sanıklara inandığı, bu şekilde evindeki altınları çeşitli kuyumculara bozdurduktan sonra sanıkların bildirmiş olduğu hesaplara 4.000 TL, 2.090 TL, 4.200 TL ve 260 TL olmak üzere toplam 10.550 TL yatırdığı, daha sonra …’un şüpheli işlemler yaptığını gören bankacıların ihbar etmesi üzerine kovalamaca sonucu sanıkların yakalandığı, sanık …’in kolluk görevlilerine kardeşi …’e ait kimlik bilgilerini verdiği, bu nedenle kolluk tutanaklarında ve savcılık ifade tutanağında sanığın kardeşi …’in kimlik bilgilerinin yer aldığı, …’in kolluğa müracaat etmesiyle sanığın gerçek kimliğinin ortaya çıktığı iddia edilen olayda;
UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, sanık hakkında aynı eylem nedeniyle Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25/03/2014 tarih ve 2014/15 Esas, 2014/168 Karar sayılı ilamı ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen mahkumiyet hükmünün, Dairemizin 03/11/2020 tarih ve 2017/27295 E, 2020/10949 K sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiğinin, anılan dosyada sanığın başka bir mağdura ve temyize konu dosyada katılana yönelik dolandırıcılık eylemleri nedeniyle 27/11/2013 tarihli aynı yakalama tutanağı ile yakalandığının ve bu sırada kardeşi …’e ait kimlik bilgilerini kullandığının anlaşılması karşısında; söz konusu davanın, temyiz incelemesi yapılan iş bu davadan önce açılmış olduğu da dikkate alınarak, her iki dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması bakımından ve mükerrer yargılamayı önlemek amacıyla; anılan dava dosyasının getirtilip incelenerek esasa etkili önemli belgelerin onaylı birer suretinin dosya içerisine alınması ve sanık hakkında açılan temyize konu iş bu davanın mükerrer olup, diğer davanın sonuçlanıp kesinleşmesi nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/7. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Blog Yazılarımız:
Kumar Oynanması İçin Yer ve İmkan Sağlama Suçu
Stj. Av. Rümeysa Özatlı
Av. Serhan Cantaş