Sinema Eserlerinde İcracı Sanatçının Hakları Nelerdir?

İcracı sanatçı, fikri bir eseri, eser sahibinin onayı ile onun haklarına zarar vermeksizin özgünce icra eden kişidir. İcracı sanatçı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 80/1’nci maddesinde düzenlenir buna göre Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden kişidir. İcracı sanatçı doktrinde, icra ve temsil ederek eseri yorumlayan ve eserin kitlelere ulaşmasına aracılık eden kişi, eserin özgün biçimde icrasında katkı ve rol sahibi olan kimseler olarak tanımlanmaktadır.İcracı sanatçılara ilişkin düzenlemeler uluslararası mevzuatta ülkemizin de tarafı olduğu Roma Sözleşmesi, TRIPS ve WIPO İcralar Fonogramlar Anlaşması’nda ulusal alanda ise Fikri ve Sanat Eserleri Kanunu’nda ve Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği’nde yer almaktadır. Ek olarak, Türk Borçlar Kanunu’na egemen olan sözleşme özgürlüğü ilkesi nedeniyle sinema eserlerinde icracı sanatçı sözleşmeleri gerek Türk Borçlar Kanun’unda gerekse diğer özel kanunlarda düzenlenmemektedir.

  • FSEK m.80: Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçıların, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları ile radyo-televizyon kuruluşlarının aşağıda belirtilen komşu hakları vardır…

İcracı Sanatçı Olarak Korunabilmenin Şartları Nelerdir?

FSEK madde 80 uyarınca icracı sanatçıların yararlanabileceği pek çok hak vardır. Ancak bu haklardan yararlanabilmek için bazı koşulların sağlanması aranır. Buna göre, kişi öncelikle gerçek olmalıdır. Bu durumda yapay zekâ tarafından icra edilebilecek eserlerin bu korumadan yararlanması mümkün değildir. Ancak, icracı sanatçı olabilmek için kişinin fiil ehliyetine haiz olması gerekmez zira ortada bir hukuki işlem değil maddi bir fiil vardır.  Sınırlı ehliyetsiz ve tam ehliyetsizlerin de diğer şartları sağlamaları halinde icracı oyuncu sıfatına sahip olması mümkündür. Bir diğer koşul gerçek kişinin sanat faaliyeti yürütmesidir. Bu durumda efektçiler, suflörler, ışıkçılar bu korumadan yararlanamazken bir tiyatro oyununu canlandıran oyuncu 80’nci maddenin sağladığı korumalardan faydalanabilir. Son olarak gerçek kişi olan sanatçının bir eserin icrasını gerçekleştirmesi gerekir.

İcracı Sanatçıların Hakları Nelerdir?

İcracı sanatçının manevi hakları ve mali hakları vardır. Manevi hakları, FSEK md 80/A.1 “İcracı sanatçılar, mali haklardan bağımsız olarak ve bu hakları devretmelerinden sonra dahi, tespit edilmiş icraları ile ilgili olarak uygulama şartlarının gerektirdiği durumlar hariç, icralarının sahibi olarak tanıtılmalarını ve icralarının kendi itibarlarını zedeleyebilecek şekilde tahrif edilmesi ve bozulmasının önlenmesini talep etme hakkına sahiptirler” Bu maddeye göre icra sahibinin manevi hakları; ilk olarak, icrasının sahibi olarak adın belirtilmesini isteme hakkıdır, buna göre icracı sanatçılar icralarının ses ya da görüntü nakline yarayan araçlarla 3. Kişilere aktarımı sırasında adlarının belirtilmesini isteyebilirler. Ayrıca bir diğer manevi hak ise icrasının itibarını zedeleyecek şekilde kullanılmasını yasaklama hakkıdır. Bu hakkı Komşu Haklar Yönetmeliği Madde 6’da “İcracı sanatçının icra ettiği eser üzerindeki İcradan doğan hakları herhangi bir şekilde sanatçının topluma yansıyan kişiliğini zedeleyecek biçimde kullanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. İcracı sanatçıların mali hakları ise;

1. Tespit Hakkı

    Sanat eseri bir defa tekrar edildikten sonra, sonra yeniden birebir aynısının icrası neredeyse imkânsız olan bir niteliğe sahiptir. Dolayısıyla, zamanla gelişen teknolojinin de etkisi ile bu sanat eserlerinin farklı zaman ve mekanlarda, farklı insanlara aktarılabilmesi için kayıt altına alınması, tespit edilmesi gerekir. FSEK md 80/A.2’ye göre, “Bir eseri, sahibinin izniyle özgün bir biçimde yorumlayan icracı sanatçı, bu icranın tespit edilmesine, bu tespitin çoğaltılmasına, satılmasına, dağıtılmasına, kiralanmasına ve ödünç verilmesine, işaret, ses ve/veya görüntü̈ nakline yarayan araçlarla umuma iletimine ve yeniden iletimine ve temsiline izin verme veya yasaklama hususunda münhasıran hak sahibidir.” bu kapsamda tiyatro oyununun video kaydına alınmasında icracı sanatçının rızası aranır.

    2. Çoğaltma Hakkı

    Çoğaltma hakkının söz konusu olabilmesi için, öncelikle icranın tespit edilmiş olması aranır. Ayrıca, Çoğaltma Hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 80/2 hükmünde münhasıran icracı sanatçıya tanınmış diğer bir haktır.

    3. Yayma Hakkı

    İcracı sanatçı, icrasının çoğaltılmış nüshalarının satışını, ödünç verilmesini, kiralanmasını yani yayımına izin verme veya yasaklama hakkına haizdir. “(3) İcracı sanatçı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespit edilmiş icralarının, aslı veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme veya yasaklama hakkına sahiptir.”

    4. Temsil Hakkı

    Başlangıçta temsil hakkı ve yayma hakkı çok benzer de olsalar birbirlerinden farklı iki haktır Yayma hakkında, eserin icrasının ses ve görüntü nakline yarayan araçlarla çoğaltılmış nüshaları aracılığı ile yayma söz konusudur ancak temsil hakkı söz konusu eserin bir defaya mahsus olmak üzere icra edilerek 3. Kişilere aktarılmasını konu edinmektedir.

    5. Umuma İletim Hakkı

    İcracı sanatçı tarafından eserin icrasının ses ve görüntü nakline yarayan iletişim araçları vasıtasıyla kamuya iletimine izin erme veya yasaklama hususundaki münhasır yetkisini ifade etmektedir. Ek olarak, sanatçının icrasının internet vasıtasıyla umumun erişimine sunulması da bu hak kapsamına dahildir. “İcracı sanatçı, tespit edilmiş icrasının veya çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtımına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda icrasına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Umuma iletim yoluyla, icraların dağıtım ve sunulması icracı sanatçının yayma hakkını ihlal etmez.”

    Sinema İcracıları Yargıtay Kararları

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/5259 E., 2017/7348 K., 18.12.2017 T.

    Dairemizin 31.10.2013 tarih 5804/19313 sayılı kararında da açıklandığı üzere; bir sinema eserinde rol alan ancak icrasını alelade ifa eden kişilerin “özgün biçimde icra” unsurundan yoksun olan oyunculuklarının da FSEK 80/1.maddesi anlamında “icracı sanatçı” olarak nitelendirilemeyeceği aşikardır. Ancak, az önce de açıklandığı üzere bir sinema eserinde komşu hak sahibi icracı sanatçı olarak 5846 Sayılı FSEK kapsamında koruma sağlanmasının temel koşulu, o sinema eserine temel oluşturan yazılı ya da sözle ifade edilen ilim ve edebiyat eserinin veya yönetmenin fikri çabası ve yorumuna göre gerçekleştirilen icranın “özgün bir biçimde” ifa edilmesidir. Bu bakımdan, bir sinema eserinde rol alan kişilerin icracı sanatçı sıfatını kazanıp kazanamayacakları hususu bu eserde rol alan kişilerin asıl ya da yardımcı oyuncu olup olmadıklarından ziyade icranın “özgün bir biçimde” gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği dikkate alınarak ve her somut olay bakımından ayrı ayrı tartışılıp belirlenmelidir. Bu belirlemenin de, sinema eserinin özgün koşullarının yanı sıra; meydana getirilen görüntüler dizisinin izleyicide uyandırdığı izlenim itibariyle icranın özgünlük taşıyıp taşımadığının konusunda sinema sanatına özgü dil ve teknik konusunda uzman olan bilirkişilerce yapılması gereklidir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/409 E., 2019/5485 K., 17.09.2019 T.

    Dava konusu uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulması, 1995 yılında 4110 sayılı ve 2001 yılında 4630 sayılı kanunla icracı sanatçılara tanınan haklar ve korumaların geçmişe etkili olup alamayacağı ve bu kapsamda mirasçı olan davacıların tazminat talep haklarının bulunup bulunmadığının tespitine bağlıdır. Bu kapsamda hemen belirtelim ki, Kanunun ek ikinci madde hükmünün lafzından ve gerekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere, 4110 ve 4630 sayılı kanunlarla tanınan haklar ve korumalar geçmişe etkili kabul edilmelidir. Diğer taraftan halen yürürlükte olan madde 51 ve geçici madde 1 hükümleri de bu yorumu ve kabulü desteklemektedir. Bu durum karşısında davacıların murisleri…’ın icracı olmasından kaynaklı haklarının ihlal edilmesi nedeniyle eser sahiplerine tanınan dava hakları ve bu kapsamda tazminat talep haklarının bulunduğu Kanunun anılan hükümleri gereğidir

    İcracı Sanatçıların Mirasçıları İle İlgili Yargıtay Kararları

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/6889 E., 2016/3668 K., 05.04.2016 T.

     Taraflar arasında başlangıçta akdedilen sözleşmeye aykırı bir kullanımdan söz edilemeyeceği gibi, muris … mirasçılarının dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin kendisine tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında kullanan davalıdan sinemada gösterim dışındaki kullanımlar nedeniyle icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamış hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/5852 E., 2014/9345 K., 20.05.2014 T.

    davalı taraf …-… ile yaptığı sözleşme nedeniyle sanatçı …’ın albümlerini yayınlamaya yetkisi bulunduğunu savunmakta ise de FSEK’nin 49/1. maddesi gereğince eser sahibinden mali bir hakkı veya kullanma ruhsatını iktisap eden kimsenin ancak eser sahibinin veya mirasçılarının muvafakati ile bu hakkı veya ruhsatı başkasına devredebileceğinden bu savunmanın yerinde görülmediği, davalı şirketin FSEK’nin 49. maddesi karşısında mali hak sahibi olmadığı, FSEK’nin 68/1 maddesine göre yaptırılan hesaplamada davacının miras payının 3/8 olduğu gözetilerek 68. maddeye göre istenebilecek rayiç bedelin 26.076,72 TL üzerinden 3 kat hesabıyla 78.230,16 TL telif tazminatı olarak hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, … isimli icracı sanatçının, dava konusu “…”, “…”, “…” ve “…” adlı albümlerinin davalı tarafından piyasaya sürülmesi nedeniyle davacının miras payı ile sınırlı olmak üzere davalıya karşı talep hakkı bulunduğunun ve davacının miras payı oranın da mali hak sahibi olduğunun tespitine, davacı …’ın miras bırakanı …’ın bağlantılı hak sahipliğinden dolayı davacının mali haklarına davalı tarafından yapılan tecavüzün ref’ine, FSEK’nin 68/1. maddesi gereğince davacının miras payına göre 26.076,72 TL rayiç bedel üzerinden 3 kat hesabıyla 78.230,16 TL telif tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile bu rakamın 20.000 TL’lik kısmının dava konusu alacağı kısmen temlik alan …’a, kalan 58.230,16 TL’nin ise davacı …’a ödenmesine, manevi tazminat talebinin reddine, FSEK’nin 68/1. maddesine göre yapılan hesaplama sonucunda ortaya çıkan 3 kat bedel rakamının davalının elde ettiği gelirden fazla olması nedeniyle FSEK’nin 70. maddesine göre kar devri talebinin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizin 27.09.2013 günlü ilamında açıklanan nedenlerle taraflar yararına bozulmuştur.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2019/3035 E., 2020/1162 K., 10.02.2020 T.

    Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların murisi Kemal Sunal’ın davada bahsi geçen sinema eserlerinde icracı sanatçı olarak 5846 sayılı FSEK’in 80. maddesi uyarınca komşu hak sahibi olduğu, uyuşmazlık konusu sinema eserlerinin yapımının tamamlandığı 12/06/1995 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5846 sayılı FSEK 8. maddesi uyarınca da bir sinema eserinin sahibinin onu imal ettiren olduğu, dolayısıyla davalının 5846 sayılı FSEK uyarınca eser sahibine tanınan mali ve manevi hak ve yetkileri herhangi bir sözleşme veya izne tabi olmaksızın elde ettiği, 4630 sayılı Kanun ile sinema eserleri hakkındaki uzatılmış koruma süresinin eser sahiplerine avdet etmesi neticesinde dava konusu filmlerin yapımcısı olan davalı şirketin halen söz konusu eserler üzerinde tüm mali haklar kapsar şekilde eser sahipliği hakkının bulunduğu, 4110 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce meydana getirilen dava konusu filmlerde o tarihler itibariyle icracı sanatçı hakları mevcut olmadığından eser sahibi olan davalı ile davacıların murisi olan Kemal Sunal arasında akdedilen sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, murisin FSEK m. 80 ile sahip olduğu mali hakları filmlerin yapımı öncesinde davalı yapımcıya uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile devrettiğinden sonradan çıkarılan 4630 sayılı Kanun ile sinema eserlerini de kapsayacak şekilde icracı sanatçılara bağlantılı hak hak sahipliği hakkı tanınmış olmasının eser sahibi olan film yapımcısının mali haklarına herhangi bir kısıtlama getirmeyeceği, taraflar arasında başlangıçta akdedilen sözleşmeye aykırı bir kullanımdan söz edilemeyeceği, dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin kendisine tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında kullanan davalıdan davacılar olan muris Kemal Sunal mirasçılarının icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/6545 E., 2016/3675 K., 05.04.2016 T.

    Dava konusu sinema eserlerinin meydana getirilmesi esnasında taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte, davalı şirket/film yapımcıları ile davacıların murisi …’ın başrol oyunculuğuna ilişkin şifahi sözleşme taraflarca ifa edilip söz konusu sinema filmleri meydana getirildiğine göre, artık murisin FSEK m. 80 ile sahip olduğu mali hakları davalı yapımcıya/devralana uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile devrettiği ve davalı yapımcının/devralanın aynı zamanda eser sahibi olduğu, FSEK 27/son maddesi uyarınca eser üzerindeki hakkının da 70 yıl süre ile koruma altında bulunduğunun kabulü gerekir.
    Bu durumda, eser sahibi olan davalının 5846 sayılı FSEK uyarınca sahip olduğu eserlerin çoğaltılması, dağıtılması, temsil ve umuma iletimden oluşan mali haklarına dayalı olarak dava konusu eserler üzerindeki mutlak hak sahipliği kapsamında tasarruf yetkisi bulunduğundan muris … mirasçısı olan davacıların eser sahibine karşı bu filmlerin sinema salonu dışındaki gösterimleri nedeniyle FSEK 80/1 uyarınca mali hak ihlali ya da elde edilen kazançtan sözleşmeye dayalı olarak uygun bir bedel talep hakkı bulunmamaktadır. 
    O halde, davalının, gerek yapımcısı olduğu gerekse de mali haklarını eser sahibi olan diğer film yapımcılarından usulüne uygun biçimde devraldığı filmler yönünden hukuka aykırı bir kullanımından söz edilemeyeceği gibi, muris … mirasçılarının dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin kendisine tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında kullanan davalıdan icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru bulunmamış hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. 

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/19152 E., 2015/4561 K., 01.04.2015 T.

    Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya ait radyo kanalında yapılan programda icracı sanatçı olan davacılar murisinin telif ücreti alacağına ilişkindir. Taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmakla birlikte, her sözleşmeye aykırılık hali aynı zamanda kişilik haklarının zedelenmesi sonucunu doğurmak suretiyle manevi tazminat talep hakkı vermez. Somut uyuşmazlıkta da icracı sanatçı davacılar murisinin telif ücreti alacağının ödenmemesi dışında kişilik haklarının zedelendiğine ilişkin başkaca sebepler ileri sürülmediğine göre, manevi tazminatın şartları oluşmadığından talebinin reddi gerekirken kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2012/3578 E., 2013/3736 K., 28.02.2013 T.

    Bu durumda alınan bilirkişi raporları ve ek raporlar arasındaki çelişki giderilmek suretiyle, davacıların murisinin program sunma ve şiir okuma şeklindeki faaliyetinin, icracı sanatçılık niteliğinde olup olmadığı belirlenerek, icracı sanatçı olduğu sonucuna varılır ise FSEK 68. maddeye göre karar verilmesi, Mahkemede aksi yönde kanaat oluşur ise de iş mahkemelerinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Mahkemece hem taraflar arasındaki ilişkinin iş akdi gereğince yapılan bir mesleki faaliyet olduğu nitelendirilmesinin yapılıp hem de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.

    İcracı Sanatçının Mali Haklarının İhlali İle İlgili Yargıtay Kararları

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2013/14094 E., 2014/3792 K., 28.02.2014 T.

    Dava, davacının icracı sanatçı olarak rol aldığı televizyon dizisinin izinsiz biçimde internette yayınlandığı iddiası ile FSEK’nin 68. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece icracı sanatçının haklarının yazılı sözleşme ile devredilebileceği, söz konusu dizi filmin internetten yayınlanması için davalının, davacıdan yazılı izin almadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.  5846 sayılı FSEK’nin 1/B-(k) ve 80/1.maddeleri uyarınca, icracı sanatçı; eser sahibinin izniyle bir eseri özgün biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden kişidir. Yine, aynı Kanun’un 80/2. maddesine göre de, film yapımcısı, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra ilk tespitini gerçekleştirdiği film üzerinde bu maddede sayılan haklara sahip olur. Taraflar arasında icranın tespitine ve söz konusu “Hanımeli Sokağı” adlı TV dizisine ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Buna karşın, davacının icrasını gerçekleştirdiği dizi bölümleriyle ilgili oyunculuk ücretinin ödendiği, arada yazılı sözleşme olmasa dahi, bu bölümlere ilişkin olarak tarafların edimlerini karşılıklı biçimde ifa ettikleri ve çekilen bölümlerin bir TV kanalında temsil edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, 5846 sayılı FSEK’nin 80/2. maddesi uyarınca dizi filmin bölümlerinin ilk tespitini yapan davalının gerçekleştirdiği bu tespitler üzerinde müstakil olarak film yapımcısı hakkı doğmuş bulunmaktadır. Aksi kararlaştırılmadığı sürece, davalı film yapımcısı gerçekleştirilen film tespitleri üzerindeki mali haklarını bağımsız olarak kullanabilme yetkisine sahiptir. Yine, aynı şekilde yazılı bir sözleşme olmasa dahi, “Hanımeli Sokağı” adlı TV dizisinin çekimi yapılan bölümlerine ilişkin taraflar edimlerini yerine getirdiklerinden; davacının bu tespitlere izin vermiş sayılacağının ve bu iznin de tespitin yapıldığı tarihteki mevcut ve olağan iletişim ve temsil vasıtaları yoluyla temsil ve umuma iletim haklarını da kapsadığının kabulü gerekir. Bu nedenle, davacının söz konusu TV dizisinin internette gösteriminden dolayı ayrıca oyunculuk ücreti talep etmesi mümkün olmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2009/12371 E., 2011/5325 K., 02.05.2011 T.

    Dava, davacı Müzik Yorumcuları Meslek Birliği (MÜYORBİR)’ne yetki belgesi vererek üye olan yorumcu sanatçıların icralarının izinsiz ve mali hak bedeli ödemeksizin kullanımının haksız olduğunun tespitine, mali haklara tecavüzün ref’i ve men’i ile mali hak bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davacının, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün yazısına göre 27.11.2001 tarihinde faaliyet izni alarak, bu tarihten itibaren 5846 sayılı FSEK’in 42 vd. maddeleri uyarınca üyelerinin haklarını takiple yetkili olduğu anlaşıldığına göre, bu tarihten önceki tarihleri de kapsayacak şekilde tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/3535 E., 2016/7324 K., 21.06.2016T.

    Asliye Hukuk Mahkemesince ise davacının, icracı sanatçı olarak seslendirme yaptığını iddia ettiğini, FSEK’in 80/1-1A maddesi gereğince icracı sanatçı olduğu ve davaya bakma görevinin Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 5846 sayılı FSEK’nın 1 ve 1/A. maddelerinde amaç ve kapsamı düzenlenmiş olup, buna göre, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahiplerinin ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde yaptırımları tespit etmektir. Somut olayda; davacı vekilince, davacının, davalıların yönetmen ve senaryo yazarı olduğu “Beneat The Hagia Sophia” adlı belgesel filminde anlatıcı olarak hizmet verdiğini, ancak ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, alacağın tahsili istemiyle dava açtığı anlaşılmaktadır.  Bu durumda, belgesel anlatımı nedeniyle ödenmeyen ücretin tahsili istemine ilişkin uyuşmazlıkta, 556 sayılı KHK ve 5846 sayılı FSEK hükümlerinin uygulanma yeri bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın maddesi gereğince, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2015/8532 E., 2016/5013 K., 04.05.2016 T.

    Bu durumda, davacı uyuşmazlık konusu reklam filminde 5846 sayılı FSEK’in 80’inci maddesi uyarınca icracı sanatçı olarak hak sahibi olduğu gibi, aynı madde uyarınca dava dışı reklam filmi yapımcısı şirketin de tespiti gerçekleşen yapım üzerinde icracı sanatçıdan devraldığı mali haklarla birlikte mutlak ve bağımsız “film yapması” hak sahipliği mevcuttur. O halde, hak sahibinin izni ile reklam filminin davalı tarafça umuma iletimi eyleminin mali hak tecavüzü olarak nitelendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak, 5846 sayılı FSEK’in 80/2-2 fıkrası uyarınca “Fonogramlara tespit edilmiş icraların ve filmlerin, her ne suretle olursa olsun umuma iletilmesi halinde, bunları kullananlar, eser sahiplerinin yanı sıra, icracı sanatçılara ve yapımcılara veya ilgili alan meslek birliklerine de bu kullanımlara ilişkin uygun bir bedeli ödemekle yükümlüdürler” Her ne kadar mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda dava konusu reklam filmi için icracı sanatçı tarafından verilen iznin 1 yıl ile sınırlı olması gerektiği görüşü açıklanmışsa da reklam filminin meydana getirilmesi sonucunda 5846 sayılı FSEK’in 48 maddesine göre film yapımcısına mali hak kullanım devri gerçekleşeceğinden, aralarında yazılı sözleşme olmasa dahi icracı sanatçının mali hakları kullanma yetkisini reklam filmi yapımcısına 1 yıllık süreyle devrettiği hususunu ispat külfeti davacıda olduğundan bilirkişi raporundaki soyut nitelikteki bu görüşe itibar edilemez. O halde, mahkemece reklam filmine yönelik uyuşmazlığın 5846 sayılı FSEK’in 80/2-2 maddesi çerçevesinde tartışılması gerekirken eylem mali hak tecavüzü oluşturduğundan bahisle FSEK’in 68’inci maddesi uyarınca tazminat takdiri doğru görülmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2013/12367 E., 2014/6076 K., 28.03.2014 T.

    Davacı vekili, müvekkilinin . maddesi gereğince kurulmuş bir meslek birliği olduğunu, müvekkilinin, üyelerinin kendisine verdiği yetki belgesine dayanarak, müzik eserlerini ses veya enstrümanla yorumlayan icracı sanatçıların, kanun ve sözleşmeden kaynaklanan eser sahibine komşu haklarının takibi, hakların tahsili ve gerekli hukuki korumanın yapılması işlerini gerçekleştirdiğini, davalının, logosu ile yaptığı yayınlarda, müvekkilinin temsil ettiği icracı sanatçıların yorumlarını izinsiz ve hak bedeli ödemeden kullandığını, davalının bu izinsiz kullanım sebebiyle haksız kazanç elde ettiğini ve bu haksız kullanım sebebiyle müvekkilinin mali haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, davalının müvekkilinin mali haklarına tecavüzünün ref’i ve men’ini, davalının bu izinsiz kullanımının aykırı olduğunun ve haksız olduğunun tespitini, 2000, 2001 ve 2002 yılları için doğmuş hak bedeli olan 252.000 USD ve ilave üç kat tazminat olmak üzere şimdilik 20.000 USD’lik kısmının tahsilini talep ve dava etmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2013/10682E., 2014/753K., 14.01.2014T.

    Mahkemece, Dairemizin 16.04.2012 tarih, 2010/15682 Esas, 2012/6090 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, müstear adı … olan …. adlı yorumcunun yetki belgesi ve icra bildirim listesi incelendiğinde, yetki belgesinin 18/6/2002 tarihinde düzenlendiği, icra bildirim listesinin ise 08/03/2003 tarihinde düzenlendiği, yorumcu … yönünden …adlı eserin icra bildirim belgesinin tespit tarihi itibariyle davacı meslek birliğine verilmemiş olduğu, icra bildirim listesinin 08/03/2003 tarihinde düzenlenmiş olması sebebiyle, ancak davacı meslek birliğinin 08/03/2003 tarihinden sonraki kullanımlar sebebiyle bu eser yönünden davayı takip hak ve yetkisinin bulunduğu, ayrıca davaya dayanak .. … isimli sanatçının da Garip adlı eserle ilgili de icra bildirim listesinin 04/04/2003 tarihinde düzenlenmiş olması, yani bu yorumcu yönünden de tespit tarihi ve dava tarihi itibariyle davacı meslek birliğinin söz konusu eserde takip yetkisinin bulunmaması gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/17178 E., 2015/5870 K., 27.04.2015 T.

    Somut olayda davacı vekili, müvekkili Meslek Birliği üyesi sanatçıların icralarının ve video kliplerinin/izinsiz olarak davalı tarafa ait TV’de yayınlandığı iddiasında bulunmuş ise de, dosyada mevcut deliller itibariyle davalı şirketin yayın içeriklerinin çoğunlukla canlı olarak tespiti gerçekleştirilen performanslara ilişkin olduğu, davacı üyesi herhangi bir sanatçının, başka yer ve zamanda tespit edilen icralarının davalıya ait TV’de izinsiz olarak yayınlandığına ilişkin herhangi delile rastlanmadığı, … TV’de icraları yayınlanan 392 sanatçıdan 161’inin davacı …’nin üyesi olduğu ve bu sanatçılar icralarının izinsiz olarak yayınlandığına ilişkin iddianın kanıtlanamadığı zira davacı … üyesi sanatçılar tarafından davalıya ait stüdyoda bizzat icra ettikleri eserlerin davalıya ait TV’de canlı olarak veya banttan yayınlandığı, bu suretle anılan icracıların icralarının umuma iletimine bu suretle izin vermiş olmaları karşısında davacı … üyesi sanatçıların bağlantılı haklarının ne şekilde ihlal edildiği kararda tartışılmadan, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

    İcracı Sanatçıların Manevi Haklarının İhlali İle İlgili Yargıtay Kararı

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/17812 E., 2015/2406 K., 23.02.2015 T.

    Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların davaya konu eserler üzerinde hak sahibi olduğu, davacılara ait eserlerin iddia ettikleri biçimde davalı tarafından kullanıldığı, söz konusu kullanımın “senkronizasyon” vasfı taşıdığı ve gerek eser sahibi gerekse icracı sanatçıların mali ve manevi haklarının ihlal ettiği, bunun sonucunda istenebilecek rayiç bedelin eser sahibi/icracı sanatçı için 6.500 TL, icracı sanatçı için 6.000-TL ve hak sahibi şirket için 6,000 TL tutarında olduğu, davacı …. Ses şirketinin mali hak ihlaline dayalı olarak belirlenen rayiç bedelin takdir edilen üç katı olan 18.000,00 TL olduğu gerekçesiyle, bu tutarın davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesine, diğer davacılar lehine, eser sahibi besteci / icracı sanatçı …’nın ve icracı sanatçı …’in manevi hak ihali nedeniyle takdiren 2.000’er TL tutarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 

    İcrai Sanatçı Sözleşmesinde İfanın İmkansızlaşması İle İlgili Yargıtay Kararları

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/7043 E., 2018/1066 K., 14.02.2018 T.

    Somut olaya gelince, davalı icracı sanatçının sözleşmeden doğan borcu, TBK m. 471 vd. de düzenlenmiş olup, yapımcının öngördüğü plan dairesinde film çekim planına uymak, sadakat ve özenle sanatını özgün şekilde sergilemek olup, davacı yapımcı tarafından, eserin (dizi filmin) meydana getirilmesinde davalı icracı sanatçıya isnat edilebilecek herhangi bir kusurunun bulunduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. Davalı oyuncunun dizi filmin çekimi sırasında hazır bulunması, iş planlamasına uyması, emek ve mesai sarf etmesi, çekimlere katılması, hatta 4. bölümün fragmanının dahi hazırlanmış olması nedeniyle TBK m. 479 ve 480 uyarınca 4. Bölüm için dahi ücret istemeye hak kazanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 485. maddesi “İşsahibi yüzünden ifanın imkânsızlaşması” başlığını taşımakta olup, “Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.” hükmü de dikkate alındığında ve davalı oyuncunun eserin ortaya çıkmasında üzerine düşen bütün edimleri yerine getirdiği de gözetildiğinde avans olarak ödenen oyunculuk ücreti yönünden davanın reddi gerekirken mahkemece dizinin yayından kaldırılması nedeniyle ifanın imkansızlaştığı kabul edilerek, 4. bölümün çekildiği tarafların kabulünde olan fragman süresi ile dizi süresinin oranlanması suretiyle iadesi gereken miktarın hesaplanması doğru olmamış ve davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir. 

    Komşu Hak Sahipliğine İlişkin Yargıtay Kararları

    • Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/3915 E., 2017/6598 K., 27.11.2017 T.

    O halde, taraflar arasında başlangıçta akdedilen sözleşmeye aykırı bir kullanımdan söz edilemeyeceği gibi, davacının, davalıdan dava konusu sinema eserlerini eser sahipliğinin tanıdığı mutlak ve yasal haklar kapsamında yapımcı … ve Ticaret A.Ş.’den lisans sözleşmesi uyarınca … logolu televizyon kanalında yayınlanması nedeniyle icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliğinden doğan bir hak talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulmasını gerekmiştir. 

    Stj. Av. Işıl Su Yüzer
    Av. Serhan Cantaş

    Blog Yazılarımız: Eser Sözleşmesi Nedir? Eser Sözleşmesinde Tarafların Yükümlülükleri Nelerdir?