Şirket Hisseleri Mal Paylaşımına Dahil Olur mu?

Şirket hisselerinin paylaşımı mümkündür. Zira, Türk Medeni Kanunu’nun 202’nci maddesinde “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.” denilmektedir. Eğer eşler evlilik birliğinin kurulmasından önce veya sonra sözleşme ile özel bir mal rejimi belirlememişlerse aralarında kural olarak edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacaktır. Hangi malların paylaşıma dahil olduğu TMK m.219 ‘da belirtilmiş olup şirket hisseleri de paylaşımın kapsamına giren mallardandır. Ancak, Boşanmada şirket hisselerinin paylaştırılabilmesi için bazı şartların sağlanıp sağlanmadığına bakılır. Bu şartlar; eşlerin mal ayrılığı rejimini seçmemiş olması, eşin kurduğu şirketin evlilik tarihinden sonra kurulmuş olması, son olarak eşlerin 01.01.2002 tarihinden önce veya sonra evlenmelerine göre şirket hisselerinin paylaşımı farklılaşır.

Şirket Hisselerinin Mal Paylaşımına Konu Olabilmesi İçin Gereken Şartlar

Şirket hisselerinin, mal rejiminin tasfiyesi davasına konu olabilmesi için eşlerin seçimlik haklarından biri olan mal ayrılığı rejimini seçmemesi gerekir. 01.01.2002 tarihinde yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimi olarak kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak bu tarihten önce evlenen çiftler aksini talep etmezlerse edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Bu tarihten önce edinilen mallar önceki rejime göre paylaştırılırken, bu tarihten sonra edinilen mallar ortak olarak paylaştırılır. Mal ayrılığı rejimi eşlerin, hukuki sınırlar çerçevesinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, tasarruf ve yararlanma haklarını korumasıdır. Yani eşler malvarlıksal anlamda birbirlerinden tamamen bağımsızdır.

Mal ayrılığı rejiminde şirket hisselerinin paylaşımı mal paylaşımı davasının konusu olamaz. Ancak, eğer eş edinilmiş mallara katılma rejimini seçerse şirket hisseleri mal paylaşımının konusu olabilir ancak burada şuna dikkat edilmesi gerekir. Şirket hisselerinin bedeli evlilik tarihinden önce ödenmişse bu hisseler kişisel mal, evlilik birliği içerisinde ödenmişse edinilmiş mal olarak kabul edilir. Dolayısıyla, mal paylaşımına konu edilecek şirket hisselerinin evlilik birliği içerisinde edinilmiş olması gerekir. Ancak, evlilik birliğinden önce edinilen hisseler her ne kadar kişisel mal olarak sayılsa da bu hisselerden evlilik tarihinden sonra elde edilen gelirler evlilik birliği içerisinde edinilmiş sayılır ve tasfiyeye konu edilir. Ek olarak, eşlerden birinin evlilik birliğinden önce edindiği şirkete diğer eşin katkıda bulunduğu ve iyileştirdiği ispatlandığı takdirde bu alacağını mal rejimi tasfiyesi davasında talep edebilir.  

Eşlerin Şirket Hisseleri İle İlgili Kişisel Malları ve Edinilmiş Malları

Mal paylaşımından şirket hisselerinin paylaşımı hususunda dikkat edilecek ayrımlardan bir tanesi de kişisel mal ve edinilmiş mal ayrımıdır. Bu kapsamda, eşlerin kişisel malları; eşlerin evlenmeden önce sahip oldukları şirket hisseleri (TMK md.220.2), eşin kişisel malı olan şirket hisseleri satılarak, bunların bedelleriyle alınan mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde bir ein hissedar olduğu şirketlerde bölünme varsa, bölünme yolu ile oluşan yeni şirketlerdeki aynı eşin payları, ve iç kaynaklardan sermaye arttırımı yapılmış olması halinde, eşe düşen bedelsiz paylardan sermaye arttırımında kullanılan iç kaynakların edinilmiş mallara katılma rejiminden önceki döneme tekabül eden kısmı (TMK md.220.4) uyarınca kişisel malın yerine geçen değer olarak kişisel mal sayılır. Eşlerin edinilmiş malları ise, kar payları, yedek akçeler ve dağıtılmamış karlar, bedelsiz paylar, bedelli paylar örnek olarak verilebilir.

Eşlerin Beraber Kurduğu Şirkette Mal Tasfiyesi

 İlk olarak eşler boşanma anlaşması ile beraber kurdukları şirketin durumunu belirleyebilirler, şirketi devam ettirmek için ortaklık anlaşması yapabilirler veya şirketi tamamıyla eşlerden birisinin devralmasını kararlaştırabilirler. Ancak, bazı hallerde eşler şirketin sona erdirilmesini talep edebilirler. Bu halde şirketin aktifleri pasifleri bölüşülür. Son olarak eğer eşler herhangi bir konuda anlaşmaya varamazlarsa mahkemeye başvurabilirler. Şirketin devamı veya sona ermesi ile ilgili kararı mahkemenin kararına bağlı olur.

Şirket Hisseleri Paylaştırılması Usulü

Mal paylaşımı esnasında şirket hisselerinin paylaştırılması usulünde pek çok şeye dikkat edilir mesela eşlerin hisselerinin değerleri, ayrı olarak görülen boşanma davasında mahkemenin takdir edeceği nihai karar ve bu kararda hükmedilecek kusur oranları göz önünde bulundurulacak hususlardır. Ayrıca, boşanma davası görülürken ayrı bir istem olarak aynı davada mal paylaşımı istenemez, mal paylaşımı mutlaka boşanma davasından ayrı bir dava olarak açılmalıdır. Ek olarak, boşanma davası derdestken eşlerden birisinin söz konusu hisseleri satarak mal kaçırmasını önlemek için mal paylaşımı davası açıldıktan sonra şirket hisselerine ihtiyati tedbir konulabilir. Dikkat etmek gerekir ki ihtiyati tedbir ancak mal paylaşımı davası açıldıktan sonra konulabilir, boşanma davası devam ederken ihtiyati tedbir konulamaz. Bu durumun ortaya çıkarabileceği problemleri önlemek adına mal paylaşımı davasını boşanma davasıyla aynı anda açmak ve mal paylaşımı davasını bekletici sorun yapılması sağlanmalıdır.

Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

İhtisas mahkemeleri, belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belirli türdeki uyuşmazlıklara bakmak üzere kanunlarla kurulmuş mahkemelerdir. Bunlar özel görevli mahkemeler olarak da bilinir. Aile Mahkemeleri bu özel görevli mahkemelerden birisidir. Boşanmada şirket hisselerinin paylaşımı ihtisas mahkemeleri olan Aile Mahkemelerinin görev alanına girer. Ancak, ihtisas mahkemeleri her ilde bulunmaz eğer uyuşmazlığın yaşandığı yerde aile mahkemesi yoksa Asliye Hukuk mahkemeleri şirket hisselerinin paylaşımı davasını Aile Mahkemesi sıfatıyla görür. Yetkili mahkemenin belirlenmesinde ise üç durum söz konusudur. Bunlar; yapılacak olan mal paylaşımı davası, taraflardan birinin ölümü sebebiyle açılması söz konusuysa ölenin son ikametgâh adresinde bulunan aile mahkemesinde açılır veya önceden açılmış bir boşanma davası mevcutsa ve bu boşanma davası halen devam etmekte iken mal paylaşımı davası açılmasına karar verilirse bu halde boşanma davasının görüldüğü mahkeme aynı zamanda mal paylaşımı davasına bakacaktır. Son olarak, boşanma kararının kesinleşmesi üzerine şirket hisselerinin paylaşımı dava konusunu oluşturuyorsa bu durumda dava boşanma kararının kesinleştiği mahkeme yetkili mahkeme olacaktır.

Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Mal tasfiyesi sırasında şirket hisselerinin paylaştırılması için kanunda öngörülen zamanaşımı. Medeni Kanun’un 170’üncü maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. On yılın ardından açılan davalar usulden reddedilir.

YARGITAY KARARLARI

Mal Paylaşımı Davasında İhtiyati Tedbir

  • Yargıtay 15. CD, 2011/15188 E., 2012/40260 K., 2806.2012 T.

…bu devir işlemleri neticesinde, sanığın kurucu olduğu şirkette herhangi bir hissesinin kalmadığı, şirketin yeni oluşturulan ortaklarının, aldıkları ortaklar kurulu kararı ile de, şirketin isminin, … Baklava Gıda Tekstil Otomotiv Mobilya Sanayi Ticaret Limited Şirketi olarak değiştirilerek şirketi, münferiden temsil etme yetkisinin de katılana verildiği, şirketteki hisselerini bu şekilde devreden sanığın, 01.05.2006 tarihinde Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifadesinde; eşi olan …’ın, hiselerini devrettikten hemen sonra kendisinden boşanmak istediğini ve boşanma davasının açıldığını, şirkette kendisine ait olan malları geri almak için şirket adına kayıtlı olan araçlar üzerinde hak sahibi olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurarak ihtiyati tedbir kararını aldırttığını beyan etmesi ve dosyada mevcut araç özet bilgileri formunda, araç üzerinde, … 2. Aile mahkemesi tarafından, 13.03.2006 tarihli İhtiyati Tedbir Kararının alındığının anlaşılmasına göre; sanığın araç üzerinde hak sahibi olup olmadığı hususunun açığa kavuşturulması açısından, İhtiyati Tedbir kararına ilişkin dava dosyasının getirilip, içeriğinin ve kararın incelenerek sanığın savunmasında ileri sürdüğü hususlar değerlendirilerek, ihtilafın hukuki nitelik taşıyıp taşımadığı tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/06/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Mal Paylaşımında Şirket Hisselerinin Durumu Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 17. HD, 2011/3778 E., 2011/8960 K., 10.10.2011 T.

Boşanma davasında tarafların mal bölüşümünün mahkeme tarafından değil taraflarca belirlenmesine, edinilmiş malların paylaşımında borçlunun, kendine hiç mal bırakmayan ve boşandığı eşine 2 taşınmaz, şirket hisseleri ve 900.000,00.-TL tazminatı kabul eden sözleşmeyi imzalaması hayatın olağan akışına uygun düşmemesine, bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkanı bulunmasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre, davalı …’ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 4.900,00 TL kalan harcın temyiz eden davalı … …’den alınmasına 10.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Mal paylaşımında Şirket Hisselerinin Nominal Değerindeki Artış İle İlgili Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 8. HD, 2015/16149 E., 2015/19750 K., 05.11.2015 T.

Davalı sermayesinin tamamına yakın hakim ortağı olmakla bu şirketin, yine sermayesinin büyük miktarına sahip ortağı olarak da mal rejiminin başlangıcı olan 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davası tarihine (20.09.2004) kadar hakim ve büyük ortağın çabası ile şirket hisselerinin nominal değerinden daha fazla bir piyasa değerine ulaşmış olup olmadığının bu konulardan anlayan bir bankacı ve mali müşavir ile hukukçudan oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine incelettirilerek davalının şirketlerdeki hisselerinin 01.01.2002 tarihi ile tasfiye tarihi arasında ( Boşanma dava tarihi 20.09.2004) piyasa değerinden artış olup olmadığının, olmuşsa bunun endüstriyel ya da konjonktürel olup olmadığı, bir artış olduğunun belirlenmesi davalının kişisel çabası karşılığı normal değer artışını aşan bir artışın mevcudiyeti durumunda, bunun davalının kişisel çabası ile oluştuğu kabul edilerek ancak bu miktar içerisinden katılma alacağı talep edebileceği gözetilerek davacı kadının kazanılmış hakları göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki bentlerde açıklandığı biçimde araştırma ve incelemeler yapılmadan yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

  • Yargıtay 8. HD, 2016/10980 E., 2018/17131 K., 11.10.2018 T.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tasfiyeye konu şirket hissesinin evlilik birliği içinde edinildiği anlaşılmakta olup, edinilmiş mal olarak kabulü yerindedir. Ancak, yukarıdaki ilkelerde de açıklandığı üzere davalının şirketteki hissesinin, mal rejiminin sona erdiği 16.02.2010 tarihi dikkate alınarak, yapılacak hesaplamaya göre bulunacak miktarın, (tasfiye) karar tarihine en yakın tarihe TÜFE ile güncellenmiş değeri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Zamanaşımı Süresinin Geçilmiş Olması Durumuna İlişkin Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 2. HD, 2017/7112 E., 2018/13423 K., 22.11.2018 T.

Mahkemeye tavzih kararı için boşanma ilamının kesinleşme tarihinden 10 yıl sonra başvurulmuş olduğu ve mahkemece bu tarihten sonra tavzih kararının verilmiş olduğu, tavzih kararı ile değişen şirket yapısı nedeniyle menfaatleri haleldar olabilecek şirket ortaklarının zaman aşımı itirazında bulunabilme imkanı tanınmadığı anlaşılmakla, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçesiyle hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363/1. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Tüm dosya kapsamından davacı kadının tanımasına karar verilmesini istediği yabancı mahkeme kararının boşanmaya ilişkin olmayıp ayrılık ve yasal mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine yönelik olduğu halde mahkemece yabancı mahkeme kararının boşanma ilamı olduğu belirtilerek tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınmasına şeklinde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

  • Yargıtay 11. HD, 2020/907 E., 2021/4515 K., 27.05.2021 T.

Davacıların annesi tarafından murise karşı 1995 yılında boşanma davası açılmış, boşanma davası devam ederken 01.08.1995 tarihinde dava konusu şirket hisseleri davalıya devredilmiş, 09.02.1996 tarihinde verilen boşanma kararı 10.03.1997 tarihinde kesinleşmiş, İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün 1997/7322 sayılı dosyası çerçevesinde tüm nafaka alacaklarının teslim alındığına dair 16.10.1997 tarihli … (İpek) imzalı belge alınmış, 22.11.1999 tarihinde muris vefat etmiş, işbu dava ise 15.12.2010 tarihinde ikame edilmiştir. Davacıların murisi boşanma davasının nafaka alacakları bakımından da sonuçlanmasından yaklaşık bir buçuk yıl geçtikten sonra vefat etmiş, bu süre zarfında muris hisselerin kendisine iadesi için herhangi bir girişimde bulunmadığı gibi, örneğin 28.07.1997 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına divan katibi sıfatıyla katılmış, sermaye artırımı yönünde olumlu oy kullanmıştır. Yine davacılar murisin vefatı ile davalıya devredilmemiş olan paylar yönünden, dava dışı şirkette hissedar olmuşlar, devredilen paylar yönünden ise devir tarihi olan 1995 yılından sonra yapılan tüm genel kurullarda davalı hissedar olarak kabul edilmiş, şirketin hisse yapısı tüm kayıtlarda bu şekilde gösterilmiştir. Boşanma davasının sonuçlandığı tarih ile davacının vefatı arasındaki süre, davanın açılma tarihi hep birlikte değerlendirildiğinde, bu aşamadan sonra mahkemece yukarıda açıklandığı biçimde muris ile davalı arasında TTK hükümlerine göre geçerli bir hisse devrinin olmadığı şeklindeki gerekçeye de dayanılamaz.  Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 18.11.2019 tarih ve 2019/323 Esas ve 2019/7301 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kişisel Mal Edinilmiş Mal Ayrımına İlişkin Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 2. HD, 2007/12851 E., 2008/5837 K., 22.04.2008 T.

1.1.2002 tarihinden sonraki dönemde kocanın edinilmiş mallarıyla kişisel mallarının ayrı ayrı tespiti, bu yapılırken Türk Medeni Kanunu’nun 220/3. maddesindeki karineden yararlanılması, kocanın edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında var olan şirket hissesinin onun kişisel malı olduğunun (TMK. 220/2. md.) bu rejimin başladığı andan rejimin sona erdiği tarihe kadar şirket hissesine karşılık almış olduğu ya da hak kazandığı temettülerin edinilmiş mal kabul edilmesi, varsa Türk Medeni Kanunu’nun 229. maddesinde sayılan eklenecek değerlerin ilave edilmesi, aynı yasanın 230. maddesinin gözetilmesi ve bu suretle artık değerin tespiti (TMK’m. 231.) ve artık değer üzerindeki katılma alacağının edinilmiş malların tasfiye anındaki sürüm değerlerinin esas alınarak (TMK. 232. md.) hesaplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuç uyarınca kazanılmış haklarda gözetilerek hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

  • Yargıtay HGK, 2020/458 E., 2021/889 K., 01.07.2021 T.

Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri, o eşin kişisel malıdır (TMK mad. 220/2) Aksi mal rejimi sözleşmesiyle kararlaştırılmamışsa kişisel malların gelirleri edinilmiş maldır (TMK mad. 219/4 ve 221/2).Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut edinilmiş mallar tasfiye edilir (TMK mad. 235/1). Malvarlıkları, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vs) göre değerlendirilir (TMK mad. 228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK mad. 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK mad. 232, 239/1) hesaba katılır. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir. Eşler, 22.08.2003 tarihinde evlenmiş, 12.10.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 09.07.2012 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad. 202/1). Dava konusu … Sağlık Hizmetleri Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti eşler arasında evlilik birliğinin kurulmasından önce 08.09.1999 tarihinde kurulmuştur. Anılan şirkette davalı-karşı davacı eşin şirketin kurulmasından itibaren ve evlilik birliğinin devamı süresince %98 hissesi bulunduğu anlaşılmakta olup bu hisse davalı-karşı davacının kişisel malıdır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (4721 Sayılı TMK mad. 179).

Anlaşmalı Boşanma ile Mal Tasfiyesine İlişkin Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 11. HD, 2016/14559 E., 2017/282 K., 16.01.2017 T.

11. Aile Mahkemesinin 2010/343 Esas, 2010/653 Karar sayılı ilamı ile boşandığını, davalı şirkete eşi sebebiyle formalite ortak olduğunu, tarafların boşanırken yapılan anlaşma protokolü gereğince hisselerini bedelsiz devir edeceğini, ancak davalının bugüne kadar hisseleri devir almadığını, bu nedenle vergi borçlarından dolayı müvekkiline ödeme emirleri geldiğini, bu nedenle müvekkili adına olan hisselerin, boşanma ilamının kesinleşme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere … adına devir ve tesciline, karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davanın anlaşmalı boşanma protokolüne göre açılmış olup boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili bulunduğu, buna istinaden şirket hisselerinin hükmen devir ve tescili isteğine ilişkin olduğu, davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak veya nispi ticari davalardan olmadığı, 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. bendi gereği aile hukukundan kaynaklandığı ve bu nedenle aile mahkemesinin görevine girdiği, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1/c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve davanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

  • Yargıtay 20. HD, 2015/14878 E., 2015/13172 K., 24.12.2015 T.

Somut olayda, davacı davalı ile 22.04.2009 tarihli anlaşmalı boşanma protokolü imzaladıklarını, bu protokol uyarınca davalının … Mobilya Dek. Ltd. Şti.’nde bulunan hisselerini davacıya devretmesi gerekirken, devretmediği iddiasıyla şirket hisselerinin devri ve tescilini talep etmiştir. … 4. Aile Mahkemesinin 2009/206 Esas 2009/351 Karar sayılı ilâmında boşanma protokolünün şirket hisse devrine ilişkin olan 3. maddesi dışında diğer maddelerinin onanmasına ve şirket hisselerinin devri hususundaki talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Şirket hisse devrine ilişkin maddenin mahkemece onanmamış olmasının uyuşmazlığın boşanma protokolünden kaynaklandığı sonucunu değiştirmeyeceği anlaşıldığından aile hukukundan kaynaklı uyuşmazlığın aile mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

  • Yargıtay 8. HD 2014/16757 E., 2015/4903 K., 24.02.2015 T.

Dayanak anlaşma protokolü incelendiğinde, protokolde yer alan “…evlilik kurumunun bitirilmesi ve ortak edinilmiş malların paylaşımı iyin yapılmıştır…” ve “…apartman dairesinin hissesi Nurcan’a ödenerek …’a kalması…” tabirleri birlikte düşünüldüğünde protokol tarihinde taşınmazın tamamı … adına kayıtlı görünmesine rağmen, tamamı protokol tarihinde davalıya ait taşınmazla ilgili hisseden bahsedildiğine, davalıya babası …’ın devrettiği 2/3 pay da ortak edinilmiş mal niteliğinde olmadığına göre protokoldeki hisse ibaresinden taşınmazın 1/3 hissesinin anlaşılması gerekir. Belirlenen bu hususlar karşısında, davacının protokol sebebiyle davalıdan isteyebileceği alacak miktarının davalı adına kayıtlı 1/3 pay değeri dikkate alınarak değerlendirilmesi ve 1/3 payın davacıya düşen yarısına tekabül eden miktarın davalı tarafından davacıya ödenip ödenmediği hususunda ispat bakımından davalıya süre ve imkan tanınması, protokol tarihinde tarafların halen evli oldukları da gözetilerek tanıkla ispatın da mümkün olduğunun dikkate alınması, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra, 1/3 payın varı bedelinin davalı tarafından davacıya ödendiğinin tespit edilmesi halinde davacının davasının reddine, ödenmediğinin tespit edilmesi halinde ise 1/3 payın yarı bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, protokolde yer almadığı anlaşılan taşınmazın 2/3 payının da hesaplamada dikkate alınması, diğer yandan davalıya hissesinin karşılığının ödendiği savunmasını ispat bakımından imkan tanınmaması ve bu suretle savunma hakkının da kısıtlanması doğru olmamıştır.

Katılma Payına İlişkin Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 8. HD, 2013/17721 E., 2014/17131 K., 25.09.2014 T.

Taraflar 03.10.1974 tarihinde evlenmişler, 21.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 25.05.2012 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK’nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında, eşler, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden evlilik tarihinden 4721 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı 21.01.2010 tarihine kadar 4722 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince, TMK’nın 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.  Toplanan deliller ve dosya kapsamından, davacının isteğin 01.01.2002 öncesi edinilen mal varlığı yönünden 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine dayanan katkı payı ve bu tarihten sonra edinilen mal varlığı bakımından 4721 sayılı TMK’nun 202 ve devamı maddelerine göre edinilmiş maldan kaynaklanan katılma alacağına ilişkindir. Kural olarak, TKM’nin 170. maddesi gereğince taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mal varlığına ilişkin katkı payı talebinde bulunabilmek için somut olayda para ya da parayla ölçülebilen maddi bir katkının olduğunun kanıtlanması gereklidir.

  • Yargıtay 8. HD. 2016/14327 E., 2018/9252 K., 13.02.2018 T.

Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa’dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

  • Yargıtay 8. HD 2012/11951 E., 2013/5880 K., 18.04.2013 T.

Gerek katılma alacağı gerekse de değer artış payı alacağı TMK 202 ve devamı maddelerinde düzenlenen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan alacak davalarıdır. Adı geçen mal rejiminde ivazlı olarak edinilen mallarda yukarıda açıklandığı üzere eklenecek değerler ve denkleştirmeden sonra elde edilen artık değerin yarısı katılma alacağını ve kişisel maldan diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunulmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı, değer artış payı alacağını oluşturur.

  • Yargıtay 2. HD, 2021/8768 E., 2022/2077 K., 07.03.2022 T.

Somut olayda, mahkemece, tasfiyeye konu şirket hissesinin sermaye değerinin yarısını katılma alacağı olarak karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tasfiyeye konu edilen Teko Teknik Eğitim Elektronik Kontrol Otomasyon Sistemleri Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.’nin tarafların evlenme tarihinden (23.05.2004) önce dava dışı 3. kişiler ve davalı erkek tarafından 30.000,00TL ana sermayeli ve 1/3 hisse oranlı olarak 08.07.2003 tarihinde kurulduğu anlaşılmaktadır. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait olan mallar (TMK mad. 220/2. bent) ve kişisel malların yerine geçen değerler (TMK mad. 220/4. bent) kişisel maldır. O halde, mahkemece şirket hissesinin devrinden elde edilen devir parası yönünden şirketin kişisel mal olması ve şirket hissesinin devir parasının da kişisel malın yerine geçen mal (ikame mal) olduğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

  • Yargıtay 8. HD, 2013/7258 E., 2013/9597 K., 20.06.2013 T.

TMK’nun 225/2. maddesine göre, mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ereceğine göre, boşanma davasının açıldığı tarihten sonra yapılan iyileştirmelerin mal rejiminin tasfiyesi kapsamında istenilemeyeceğinin gözetilmesi, boşanma dava tarihinden önce yapılan iyileştirmeler bulunuyorsa 4721 sayılı TMK’nun 230. maddesi hükmü uyarınca, iddia ve savunma kapsamında araştırma yapılarak, bu yöndeki isteğin değerlendirilmesi ve özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nun 297. (Mülga HUMK’nun 381, 388 ve 389.) ve 27. maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurulması gerekir.

  • Yargıtay 17. HD, 2014/16397. E., 2015/182 K., 13.01.2015 T.

Davacı vekili, müvekkili ile davalı … tarafından evlilik birliği içinde alınan taşınmazın davalı … tarafından boşanma davasından önce 5.5.2011 tarihinde boşanma davasındaki mal paylaşımından kaçınmak amacıyla muvazaalı olarak kardeşi …’a devredildiğini, satış işleminin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın davalı … adına olan kaydının iptali ile davalı … adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar … ve … vekili, dava konusu taşınmazın evlilik birliği içinde alınmasına rağmen davacının hiçbir katkısı olmadığını, davacının çalışmadığını, taşınmazın 2006 yılında … tarafından aylık 250,00 TL taksitle alındığını ve boşanma davasından önce borç nedeniyle satıldığını, boşanma davası devam ettiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, katkı payı alacağı için dava açabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, satış tarihi, dava konusu taşınmazın değeri, davalı …’nin de taşınmazda hissesinin bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunun kabul edilemeyeceği; bedel, boşanma davasının tarihi ve çocuklu bir ailenin giderleri göz önüne alındığında bedelin tarafların bir arada bulundukları dönemde kullanılmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının davalı …’dan boşanma davası sonucu bir alacağının olmamasına, davacı ile davalı … arasındaki boşanma davasının kesinleşmiş olması nedeniyle davacının dava konusu taşınmaz hakkında katkı payı alacağı davası açma hakkının bulunmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı 27,70 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 13.1.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

  • Yargıtay 2. HD, 2006/7011 E., 2007/111 K., 22.02.2007 T.

Davacı, dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı dava konusu mallara yaptığı katkının yanı sıra katılma alacağınıda istemiştir. Mahkemece; davalı adına %75 ‘i kayıtlı bulunan limited şirketin kurulma tarihi itibarıyla değerinin davalının “kişisel malı olup “katılma alacağı” hesabından bunun çıkartılıp, 1.1.2002 tarihinden sonraki sürüm değerinin “edinilmiş mal” olarak dikkate alınması, otomobilin elden çıkartılmış bulunması nedeniyle Değer Artış Payı hesabında Türk Medeni Kanunu madde 227/2 hükmünün gözetilmesi gerekirken; bunlar yapılmaksızın yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Evlilik Birliğinde Kurulan Şirketlerde Mal Tasfiyesinde Şirket Hisselerinin Durumu

  • Yargıtay 8. HD, 2015/3505 E., 2016/13162 K., 06.10.2016 T.

Eşler, 18.01.1989 tarihinde evlenmiş, 25.11.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa’nın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu …. Nakliyat Turizm İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 14.12.2006 tarihinde, %25 hissesi davacı adına, %75 hissesi davalı adına olmak üzere kurulmuştur. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).  Tarafların evlilik birliğinin devamı içinde kurdukları …. Nakliyat Turizm İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafların serbest iradeleri ile belirledikleri oranlara göre (davacı için %25 hisse, davalı için %75 hisse) adlarına ticaret sicilinde tescilli olduğundan Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre aralarında taksime uygun olarak şirket hisselerinin belirlendiğinin kabulü gerekir. Davacının tasfiyesini istediği davalıya ait şirket hissesine yönelik sonradan katkıda bulunduğu iddiası da söz konusu olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Mal Tasfiyesi Davasında Görevsizlik ile ilgili Yargıtay Kararı

  • Yargıtay 17. HD 2014/13487 E., 2014/19120 K., 22.12.2014 T.

Dava, davacıya ait şirket hisselerinin davalıya bedelsiz olarak devri, kabul edilmediği takdirde ise şirketin haklı sebeple feshine karar verilmesi istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesi, uyuşmazlığın boşanma protokolünden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, davacının boşanma ilamının gereğinin yerine getirilmesi için … takibi başlatmadığı, davada hukuki yararın bulunmadığı, limited şirket hisse devri ve şirketin feshi talebinin Ticaret Kanunu’ndan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.

Stj. Av. Işıl Su Yüzer
Av. Serhan Cantaş

Blog Yazılarımız: Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Nafaka İstenmemesine Rağmen Sonradan Nafaka İstenebilir mi?