Ölümün tespiti davası, kişinin ölmüş olmasına rağmen nüfus kayıtlarında- diğer bir deyişle aile kütüğünde- hâlâ yaşayan veya sağ görünen bir şekilde kaydedilmesi nedeniyle ölümünün resmi olarak tespiti ve kayıtların düzeltilmesi için açılan bir dava türüdür.
Ölüm, bireyin yaşamının sonlanmasının yanı sıra, kişinin hukuki varlığının sona erdiği anlamına gelir. Yani, ölümle birlikte bireyin sahip olduğu haklar ve yükümlülükler sona erer.
Ölüm kaydı ise bir kişinin hayatının sona erdiğini resmi olarak tespit eden bir belge türüdür. Bu kayıtlar, ölümün tarihi, yeri ve nedeni gibi kişisel ve tıbbi bilgileri içerir. Ölüm kaydı, yasal bir belge olup, kişinin ölümünün yasal olarak tanınmasını sağlar ve çeşitli hukuki, idari ve kişisel işlemlerde kullanılır.
Ölüm hali, yukarıda açıklandığı gibi, ölüm kayıtlarıyla kesinleştirilir. Nüfus sicili, ülkenin vatandaşlarının doğumlarını, evliliklerini, ölümlerini ve diğer önemli kişisel olaylarını kaydeden resmi bir evraktır. Bu belgeler nüfus müdürlüklerince tutulur.
Ölümün evde meydana gelmesi durumunda, Cenaze Hizmetleri Hattı 188 aranmalıdır. Ardından ölümün, nüfus müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir. Ölümün bir hastanede gerçekleşmesi veya adli bir vakadan kaynaklanması durumlarında, genellikle kurumlar tarafından nüfus müdürlüğüne bildirim yapılır.
Genellikle, nüfus müdürlüğüne bildirim yapılmadığı için ortaya çıkan bu durumda ölen kişilerin hala sağ olduğu görünmekte olduğundan; kişilik hakları da korunmaya devam etmektedir. Yani kişinin ölümü resmi olarak tanınmadığı sürece hukuki olarak sağ bir varlık olarak kabul edilir ve bu, kişinin kişilik haklarının ve hukuki statüsünün korunmaya devam ettiği anlamına gelir.
Bu durum, bir dizi hukuki sonuçları doğurur. Örneğin, miras paylaşımı gerçekleşemez çünkü kişinin ölümü resmi olarak tanınmadığından, mirasçılar arasında mirasın dağıtılması için yasal bir temel bulunmaz.
Ölüm tutanağının düzenlenebilmesi için ilgili nüfus müdürlüğüne başvuru yapılabilir ve bu başvuru sonucunda ölümün tespiti ve kayıt düzeltmesi gerçekleştirilebilir. Bu durumlarda ölümün tespit davasına ihtiyaç duyulmaz. Ölen kişinin nüfus kayıtlarında hala sağ görünmesinden kaynaklı olarak, ilgililerin ölüm olayına delil niteliği taşıyan belgelerle nüfus müdürlüğüne başvurması durumunda, nüfus müdürlüğü tarafından ölüm tutanağının düzenlenmesi işlemi gerçekleştirilir.
- Nitekim Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun ‘’Ölü olduğu halde aile kütüklerinde sağ görünenler’’ başlıklı 33. Maddesinde de denilmektedir ki:
‘’Ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanakları, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde nüfus müdürlüklerince düzenlenir ve gerekli işlem yapılır. Herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğu nüfus müdürlüklerince tahkik ettirildikten sonra düzenlenecek ölüm tutanağı, mülkî idare amirinin emri ile işleme konulur.
Merkezî veri tabanında yer alan kayıtlara göre uzun süre işlem görmeyen ve yaşı itibarıyla ölü olması muhtemel kişiler Genel Müdürlükçe tespit edilir. Tespit edilen kayıtların araştırılması mülkî idare amirinin emriyle kolluk kuvvetlerine yaptırılır. Araştırma sonucu ölü oldukları tespit edilenlerin ölümleri tescil edilir.’’
Ölüm halinin Nüfus Müdürlüğü tarafından tespiti gerçekleşemediği durumlarda veya nüfus müdürlüğüne başvuru yapılmaksızın ilgili mahkemede ölümün tespiti davası açılabilir. Özetleyecek olunursa; Ölümün tespiti davasının açılabilmesi için öncelikle nüfus müdürlüğüne başvuru yapılması önkoşulu bulunmaz.
Ölümün tespiti davası için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre koşulu öngörülmemiştir. Bu, kişinin ölümünün tespiti amacıyla bu tür bir davanın herhangi bir zamanda ilgililer tarafından açılabileceği anlamına gelir.
Ölümün Tespiti Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?
Ölümün Tespiti davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesiyken; ölen kişinin yerleşim yeri yetkili mahkemedir.
Ölümün Tespiti Davalarında Taraflar (Davacı-Davalı) Kimlerdir?
Ölümün tespitini talep eden ilgili kişi davacı konumunda yer alır. Nüfusta yer alan kaydın düzeltilmesi konu edildiğinden Nüfus müdürlüğü, davalı konumunda bulunur. Ayrıca ölümün tespiti davalarında mirasçılar da davalı veya davacı konumunda yer almalıdır.
Özetle Ölümün Tespiti Yapılması İçin;
- İlgililer, Nüfus Müdürlüğü’ne ölen kişinin hala sağ görünmesinden kaynaklı olarak ölüm olayına delil niteliği taşıyan belgelerle başvurabilir. Bunun sonucunda; herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğu nüfus müdürlüklerince tahkik ettirildikten sonra düzenlenecek ölüm tutanağı, mülkî idare amirinin emri ile işleme konulur.
- Ölümün tespiti için nüfus müdürlüğüne başvuru zorunluluğu bulunmaz. İlgili kişi direkt ilgili mahkemeye ölümün tespiti davası açabilir.
- Ölümün tespiti davasından görevli ve yetkili mahkeme, ölen kişinin yerleşim yerindeki Asliye Hukuk Mahkemesidir.
- Ölümün tespiti davalarında herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı öngörülmez.
- Ölümün tespiti davasından davalı Nüfus mahkemesidir ve mirasçılar da davalı veya davacı konumuna dahil edilmelidirler.
Ölüm Kaydının Düzeltilmesi Davası Nedir?
Ölüm kaydı düzeltme davası, bir kişinin ölüm kaydının yanlış veya eksik bilgilerle kaydedildiği durumlarda, bu hataların düzeltilmesi amacıyla başlatılan hukuki bir prosedürdür. Bu dava, kişinin ölüm kaydının doğru ve tam bilgiler içermesi gerektiğine inanan, bu kaydın yanlışlıkla veya ihmalle gerçekleşmesinden ötürü düzeltilmesini talep eden bireyler veya aile üyeleri tarafından başlatılır.
Ölüm kaydının düzeltilmesine ilişkin de ölüm tespiti davası açılmalıdır.
- Nitekim Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun ‘’Nüfus Davaları’’ başlıklı 36. Maddesinin 1. Fıkrasında da denilmektedir ki:
‘’Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usûllere uyulur:
- Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır.
- (Değişik: 19/10/2017-7039/9 md.) Haklı sebeplerin bulunması hâlinde aynı konuya ilişkin düzeltme yapılması hâkimden istenebilir. Ad değişikliği hâlinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eşin ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzeltir.
- Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder.’’
Ölüm Tespiti Davalarında Mirasçıların Davacı veya Davalı Olmaları Gerekliliği
- Yargıtay Kararı- 2. Hukuk Dairesi, E. 2010/2091 K. 2011/4118 T. 09.03.2011
‘’Nüfus kaydında sağ gözüken kişinin ölü olduğunun tespiti için açılan davada, öldüğü iddia olunan kişinin tüm mirasçılarının davacı veya davalı olarak yer alması gerekir. İncelenen dosyada, öldüğü ileri sürülen U.’ın mirasçılarından Q. ve P.’in davaya dahil edilmediği görülmektedir. P. 28.04.1999 tarihinde doğmuş olup, ergin değildir. Davada anne ile küçük P.’in menfaatleri çatışma içerisindedir. Mahkemece P.’e kayyım tayin ettirilmesi (TMK.md.426/2), husumetin kayyıma ve diğer mirasçı Q.’e yöneltilmesi, gösterdikleri takdirde delillerinin toplanılması, delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik hasımla işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.’’
Ölüm Şerhinin İdarece Verilmesi Kişilerin Ölüm Tespiti Davası Açmalarına Engel Olmaması
- Yargıtay Kararı- 8. Hukuk Dairesi, E. 2017/7992 K. 2018/18204 T. 06.11.2018
‘’Davacılar vekili dava dilekçesinde; K1 kızı K2 ve K2 oğlu K3’in kayıtlara ölü olarak işlenmesine karar verilmesini istemiş, mahkemece talebin idari bir işlem niteliğinde bulunduğundan yargı yeri uymayan davanın reddine karar verilmiştir.
1-Dava; K2 ve K3 isimli kişilerin ölümünün tespiti istemine ilişkindir. Ölüm şerhinin idare tarafından verilmesi kişilerin ölümünün tespitinin mahkemeden istenmesine engel değildir. Mahkemece tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi,’’
Ölümün Tespiti Davasında Yetkisizlik Kararı
- Yargıtay Kararı- 5. Hukuk Dairesi, E. 2023/3362 K. 2023/5424 T. 29.5.2023
‘’Somut olayda davacının adresinin …/… olduğu, kaydı düzeltilmek istenilen …’un ölmeden önce …/… adresinde ikamet ettiği, 19 Mayıs İlçesine göç etmediği ve hatta küçük yaşta iken …/… ilçesinde vefat ettiği ve son yerleşim yerinin … İlçesi olduğu, daha önceki vermiş olduğu ifadesinde soruyu tam olarak anlayamamış olması sebebi ile …’un 19 Mayıs ilçesinde vefat ettiğini söylediği tanık beyanlarında detaylı bir şekilde belirtilmiş olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.’’
Ölümün Tespiti Davasında Tüm Mirasçıların Davaya Dahil Edilmemesi, Ölüm Tarihinin Tespitinin Yapılmaması
- Yargıtay Kararı- 2. Hukuk Dairesi, E. 2009/16478 K. 2010/18721 T. 8.11.2010
‘’Usul bakımından, nüfus kaydında sağ gözüken kişinin ölü olduğunun tespiti için açılan davada, öldüğü iddia olunan kişinin tüm mirasçılarının davacı veya davalı olarak yer alması gerekirken tüm mirasçıların davaya dahil edilmemesi,
04.07.2007 tarihli duruşma tutanağının birinci sayfasında zabıt katibinin imzasının bulunmaması,
Esas bakımından, nüfus kütüğünde kayden sağ olarak gözüken kişinin, ölü olduğunun tespitine ilişkin davalarda, kişinin ölü olduğuyla birlikte ölüm tarihinin de tespiti gerektiği halde, sadece ölü olduğunun tespitine karar verilerek ölüm tarihine ilişkin herhangi bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.’’
Blog Yazılarımız: Terekenin Tespiti Davası Nedir?
Stj. Av. Berçem ACAT
Av. Serhan CANTAŞ